çalışan kadın

Bu konuda toplam 1 içerik bulundu.

ERKEK EGEMENLİĞİNDE KADIN

ERKEK EGEMENLİĞİNDE KADIN 

 

Herşey ihtiyaçtan.. Hani şu feminizm diye burun kıvırdığımız  siyasal ve toplumsal duruş da ihtiyaçtan…  

 

 

 

Feminizm , 17. Yüzyılda İngiltere’de  kapitalizmin gelişmesiyle kendini ‘toplumdan dışlanmış bir kategori’ olarak gören kadının haklı talebiyle konuşulmaya başlanmış.18. ve 19. Yüzyılda kadın toplumsal alandaki konum, durum ve sorumluluğunu sorgulayarak dönüştürme yoluna gitmiş.Günümüze kadar gelişen ve dönüşen feminist yaklaşım, kadının hayatını değiştirecek kararların kadının denetiminde olmadığını savunur.Simone de Beauvoir da “kadın doğulmaz, kadın olunur” diye düşünür.Yani kadın olmak ve edilgenlik, doğuştan itibaren kadın cinsine öğretilir.

 

Kadının asıl yeri konumundaki aile, modernleşme kültürü ve sanayileşme ile birlikte bu yeni kültüre entegre edilmiştir. Böylelikle yüzyıllardır gelen kadının dışlanması kültürü, bu alana da yansımış ve kadın iş hayatı ve sosyal yaşamdan giderek soyutlanmıştır. 

 

 

Sosyal toplum örüntüleri kadınların haklarını elde etmeleri ve kullanmaları yönünde zorlaştırıcıdır. Hane  ev yaşantısı toplumun en küçük birimidir ve kadına fedakar olmanın öğretildiği birim alandır.Fedakar olma, karşılıksız özveride bulunma, sabretme, hizmet etme, sadık olma gibi değerlerin öğretildiği, yüceltildiği bir birim alan…

 

 

Peki bu anlamda ne yapmak gerekliydi? Kadınların bu çarkı kırması için gereken eğitimdi fakat ataerkil düzendeki erkeğin ‘olur’ unu alabilen bir eğitim…Bir süre ulus devlet fikrine sadık ve ona hizmet eden evlatlar yetiştirmek gayesiyle kadının ufkunun açılması tercih edildi.(Berktay, 2003). Yani yine eşitlik ve toplumdaki kadının reddedilemez üretim gücü değil , aynı ataerkil öğretinin devamlılığını sağlama gerekçeleriyle  salahiyet verilmiş.

 

Kadının ekonomik anlamda erkeğe bağımlılığı, sosyal hayattaki güç ilişkisinde de kadını ikincil konuma sokmaktadır.

Kadın ve erkeğin yaratılış anlamında farklı olduğu ve iş kollarının bile buna göre sınırlandırılması gerektiği fikri toplumu kadın gibi güzide bir canlıdan mahrum bırakacaktır.Yapılan bir çalışmada yönetim kurulunda kadın bulunduran şirketlerin verimlilik ve gelirlerinin çok daha yüksek olduğu bulunmuş.Çünkü kadın adil, vicdan sahibi,yaratıcı, çalışkan, görevi emir algılayan, disiplinli, düzenli ve bu kadar katı kavrama bir şekilde başararak duygusal zekasını da katabilen bir canlıdır. Kadın kamusal alanda varolmalıdır.Fakat siyaset, ticaret, ekonomik ve diğer alanlarda kadın oranı halen çok az. Kadının yoğunluklu bulunduğu sektörler eğitim, sağlık ve hizmetin ön planda olduğu sektörler.Bu sektörlerde de görevi üst yönetim aşamaları değil..Türkiye’ deki kadınların üçte biri ev hanımıdır. Bence ev hanımlığı, ‘duygusal bakım’ da içeren zor ve hayati bir meslektir, ama kanuni hakları yeterince korunmadığı için kadını güçlü, yeterince hak sahibi ve bağımsız yapamamaktadır.

 

 

Eğitim ve akıl, eril iktidar karşısında kadının güçlenmesini sağlayacak ve sessizlik, koşulsuz sadakat, boyuneğme, kabullenme gibi  öğretilen ve dayatılan maharetlerle ! , kadını çevreleyen dört duvara hapsini engelleyecektir. Chris Weedon’un tanımladığı ataerkil ilişkinin yani   “kadın çıkarlarının erkek çıkarlarına tabi kılındığı güç ilişkisi” nin  dışına çıkacaktır. Kadının eğitimi , hayatlarına dair karar alma mekanizmalarında özgürlük, ekonomik, sosyal, kültürel anlamda varolma, kişisel güven kazanma, sosyal yaşama katılma ve başkalarının kendisine yönelik  olan sınırlarını belirleyebilme gücü  kazandıracaktır. 

 

 

 

 Bir düşünür; her bireyin  üzerinde eşsiz bir desen damgalanmış bir tohum olarak dünyaya geldiğini ve kim olduğunu keşfetmeye ihtiyacı olduğunu  söyler. Nüfusun yarısı biziz…Ülkenin köşede bekleyen , gerekirse ! zulmedilen yarısıyız. Ülkenin değerleri için keşfedilmemiş ve kaybedilen özgün iş gücüyüz..Eğitim diyorum ama o yolda da erkeklerden daha yoğun güç, titizlik, özveri, hatasızlıkla ve binbir önkesmelerle mücadele ettiğimizi bilirim. Bu ayrı dava…Yine de kadının aşkın ruh hali ve becerisini ortaya koyabileceği tek çıkış yolu eğitimdir. 

 

Saygılarımla…

 

 

 

 

 

 

 

 
%100 GİZLİLİK
GİZLİLİK BİLDİRİMİ
 
Antalya kliniğimize başvurma sebebiniz ve kişisel bilgileriniz yasal haklarınız kapsamında (T.C. Sağlık Bakanlığı Hasta Hakları Yönetmeliği R.G. 01.08.1998, 23420) tamamen gizli tutulacaktır.
Başka şahıslara kişisel bilgileriniz, hastalığınız ve tedaviniz hakkında bilgi verilmez.