ADET ÖNCESİ GERGİNLİK

Bu konuda toplam 18 içerik bulundu.

ENDOMETRİOZİS

 

ENDOMETRİOZİS NEDİR?

Rahim iç duvar hücrelerinin rahim dışında bulunma durumudur.Bu hücreler her ay hormonlarımıza cevap verir ve bulunduğu yerde kanama dokusu oluşturur.En çok 25-45 yaş hanımlarda bulunur. Kronik kasık ağrısı  ile başvuran hastaların yaklaşık % 50 sinde rastlanır.Yine infertil hanımlarda %25 düzeyinde görülür.Aslında erken yaşlarda başlar fakat bulgu vermesi yılları alır.Daha çok beyaz ırkın hastalığıdır.

ENDOMETRİOZİS NERELERDE BULUNUR?

Endometriozisin en sık görülme yerleri, karın boşluğu, yumurtalıklar, tüpler, rahimi destekleyen bağlar, vagen, dışkı kanalı ile vajen  arasındaki alan, rahim dış yüzeyi ve  karın boşluğunun yüzeyidir. Bu endometriozis odakları bazen barsaklarda , anal kanalda, idrar torbasında,  rahim ağzında, dış üreme organları üzerinde veya geçirilmiş karın ameliyatlarının yara izlerinde görülebilir.Endometriozis tedavisi bulunduğu yer, büyüklük,şikayetler ve gebelik isteğine göre değişir.

ENDOMETRİOZİS KANSERE DÖNÜŞÜR MÜ ?

Endometriozis odakları veya alanları genel olarak kötü huylu değildir. Normal bulunmaları gereken yerlerin dışında olmasına rağmen normal bir doku tipi içerirler.Yani yayılım olarak kötü huylu gibi davransa da huyu iyidir.  Belirtiler zamanla kötüleşse de bazı olgularda iyileşme ve tekrarlama dönemleri görülmektedir. Endometriozisin kansere  dönüşmesi ne dair kesin bilgiler yoktur. Endometriozisde kanser sıklığı normal popülasyondan fazla değildir.

ENDOMETRİOZİS  NASIL OLUR?

Endometriozis odakları da adet döngüsünü yöneten hormonlara yanıt vermektedirler. Adet döneminde rahim içerisinde olduğu gibi bu alanlarda da hormona  cevap vererek  kalınlaşma ve kanama olmaktadır. Bu kanama , çevre dokularda iltihabi gelişme ve bağ dokusu oluşumuyla sonuçlanmaktadır.Lezyonlar önce küçük lekeler tarzındayken zamanla büyür ,birbirleriyle birleşir ve kistler halini alır.Bu dönemdeki kistlere çikolata kisti de denmektedir.Çikolata kisti nedeni ,endometriozisin yaygınlığı ve karın içinde biriken kanın vücut tarafından çevrelenmesidir.

ENDOMETRİOZİS BELİRTİLERİ NELERDİR?

-Endometriozisin  en sık görülen belirtisi şart olmamakla beraber adetten önce ağrı ve adet esnasında ağrı lardır.Bu ağrı genellikte normal adet sırasında görülen sancılardan daha şiddetlidir.
-Endometriozisde cinsel ilişkide ağrı  ve cinsel ilişki sonrasında ağrılar olabilir .
-Endometriozisde  infertilite en önemli başvuru nedenlerindendir, endometriozisli hastaların % 30-40'ında  infertilite görülmektedir ve bu durum hastalığın ilerlemesiyle sıklaşan bir durumdur. Çikolata kistinde gebelik mümkündür fakat  sık rastlanan bir durum değildir.
-Endometriozisde adet düzensizliği çok görülür.
-Bağırsaklarda  endometriozis  belirtileri olabilir.Endometriozisde ağrılı dışkılama görülebilir ,adet döneminde dışkı kanalına ve bele vuran ağrılar gözlenebilir.
Bazı endometriozis hastaları nda hiçbir belirti olmayabilir. 
Endometriozis ağrısı nın şiddeti, hastalığın ve endometriozis odaklarının yaygınlık derecesi ile doğru orantılı değildir.

ENDOMETRİOZİS NEDENLERİ NELERDİR ?

Endometriozisin nedeni bilinmemektedir.
Bir kurama göre, adet kanının rahimin tüplerinden geçerek geriye doğru karın içine akmasıdır. Bu şekilde karın duvarı içerisine taşınan endometrium hücrelerinin burada yerleşip büyüyebildiği öne sürülmektedir. Bütün kadınlarda az da olsa bu şekilde bir geriye akışın söz konusu olduğu ancak bağışıklık sisteminde veya hormonal sisteminde problemi olan kadınlarda endometriozis gelişimi olduğu öne sürülmektedir.
Bir başka kurama göre, endometrial doku rahim içerisinden kan damarlarıyla veya lenf yoluyla vücudun diğer bölgelerine yayılmaktadır.
Genetik kurama göre ise, endometriozis belirli ailelerin genlerinde taşınmakta veya bazı ailelerde endometriozisde genetik yatkınlık bulunmaktadır.Yakın akrabalarda görülme olasılığı daha yüksektir.
Bir diğer kurama göre kadın henüz embriyo (cenin) dönemindeyken meydana gelen doku artıkları yetişkin dönemde endometriozise dönüşebilmektedir.Bazı özel durumlarda embriyo döneminde üreme sistemi dokusu oluşturabilme yeteneğinde olan dokular yetişkin dönemde farklı yapılar şeklinde  bu yeteneklerini tekrar kazanmaktadır.
Cerrahi esnasında bu dokuların başka yerlere nakli, özellikle karın ameliyatlarındaki yara izlerinde görülen endometriozisi açıklamak için öne sürülen bir kuramdır.

ENDOMETRİOZİS TANISI NASIL KONULUR?

Endometriozis kesin tanısı laparaskopi ile görerek olur. Bu işlem sırasında hastanın karnı içerisine karbondioksit gazı verilerek şişirilir ve iç organların daha iyi görülmesı sağlanır.
Ayrıca endometriozis odakları muayeneyle hissedilebilir veya endometriozisin ultrasonografi belirtileri vardır. Endometriozisde kistleşmeler olabilir ve çikolata kisti diye adlandırılır.Buna rağmen endometriozisin kesin tanısı laparaskopi ile görerek konur .

ENDOMETRİOZİS TEDAVİSİ NASILDIR?

Tedavi kişinin yaşı, bebek beklentisi, şikayetlerine göre değişir.İlaç tedavisi verilebilir.Bu ilaçlar lezyonlarda geçici baskılama yaparlar ve bazıları da yan etki taşırlar.
Çikolata kisti tedavisi  için değişik tedavi yöntemleri kullanılmakla birlikte kesin bir tedavi henüz bulunamamıştır. Ağrı kesiciler genellikle çikolata kistinde ağrılar için kullanılırlar. Hormonlarla tedavi yumurtlamanın mümkün olduğunca uzun bir süre durdurulmasını amaçlamaktadır. Bu tedavi sırasında ve bazen aylar ve yıllar sonra endometriozis kistinde küçülme  görülebilmektedir.Çikolata kistinin kesin tedavisi yoktur.Endometriozisde kesin tedavi için genetik araştırmalar yapılmaktadır.
Çikolata kistinde hormonal tedavi , çikolata kistinde doğum kontrol hapları, progesteron ilaçları, testosteron türevleri (danozol), ve GnRH agonistlerini (gonadotropin salıcı hormon ilaçları) içermektedir. Tüm hormonal tedavilerde yan etkiler bazı kadınlar için sorun oluşturabilmektedir.
Çikolata kistinde ameliyat teknikleri de düşünülebilir.Bu teknikler sadece kisti dağıtmak olabileceği gibi yumurtalıkların alınmasına kadar ilerleyebilir.Hafif endometriozisli hastalarda cerrahi tedavi  gebelik şansını çok değiştirmez.Eğer infertilite tedavisine cevap vermeyen bir hastaysa laparaskopi yapılabilir.Orta ve ileri düzey endometriozislerde cerrahinin gebeliğe katkısı olur.Yapılacak cerrahi tedavi over kapasitesini azaltabilir.Tedavide kişiye uygun ve dokuya saygılı cerrahi önemlidir.

ADENOMYOZİS

Endometriozisin rahim kası içine yerleşmiş halidir.Rahim içine yerleşmiş kistik lezyonlar olabilir.Uterus 3 aylık gebelik büyüklüğüne kadar büyüyebilir.Adenomyozis belirtileri , adetten önce kasık ağrıları , adet düzensizlikleri olabilir. Adenomyozisin ameliyatı daha çok tercih edilebilir.Cerrahinin uygun olmadığı bir hasta grubuysa ilaç tedavileri,hormonlu spiraller ( spiral ) uygulanabilir.
DİPNOT: Gebelik sıklıkla belirtilerde ve kistlerde gerilemeye neden olur.Hastalık ilerledikçe gebe kalmanız giderek zorlaşır.Ayrıca  dış gebelik ve düşük riski de yüksek olabilir. Bu nedenle eğer çocuk yapma fikriniz varsa biran evvel gebe kalmaya çalışmanızda  fayda var.Eğer endometriozis öykünüz varsa bebek fikrini ertelemeyin.Eğer adet gecikmeniz olursa gebeliğin yerini biran evvel ispat etmemiz gerekir,çünkü daha önce de bahsettiğimiz  gibi dış gebelik ve düşük riski fazladır.Geç kalmadan bizlere başvurunuz…

MEME HASTALIKLARI

MEME MUAYENESİ

Kadınlar adet görmedikleri   bir günü seçip kendi kendine meme  muayenesi yapabilirler. Bazıları bu muayeneyi banyodayken yapar. Parmaklar ıslakken  ve sabunla deri üstünde daha rahat kaydığından altındaki dokuyu ve değişiklikleri hissetmek daha kolay olur.
Derinin altında ya da meme dokusu içinde sert bir kitle olmadığından emin olmanız gerekir.  Eğer bir değişiklik ya da sert bir kitle farkedersiniz en kısa sürede görüşmemizde fayda olacaktır.
1. Bir ayna önünde durunuz.  Meme başından akıntı, meme başında çekinti, memede çukurlaşma, buruşma ya da kabuklaşma gibi normal dışı bir durum olup olmadığını  dikkatle inceleyiniz.
2. Ellerinizi başınızın arkasında birleştirin ve başınızı öne doğru iterek kasların gerilmesini sağlayınız. Bu sürede aynaya bakarak normal dışı bir durum olup olmadığını inceleyiniz.
3. Sonra ellerinizi belinize doğru kuvvetlice bastırınız. Öne doğru hafifçe eğiliniz, omzunuzu ve dirseklerinizi öne doğru itiniz. Bu hareket memenin boyutlarında ve biçiminde bir değişme olup olmadığını gösterir.
4. Sol omuzunuzu kaldırınız. Sağ elinizin üçüncü ve dördüncü parmakları ile bastırarak dış uçtan başlayıp meme üzerinde küçük daireler yapacak biçimde elinizi hareket ettirerek bütün memeyi inceleyiniz. Hareketin sonunda meme başına varmış olmanız gerekir ve bütün memeyi bu yolla değerlendirmiş olacaksınız. Meme ile koltuk altı arasındaki bölgeyi de inceleyiniz. Aynı işlemleri sırayla diğer memenize de uygulayınız.
5. Memenizin başını nazikçe sıkınız ve bir akıntı gelip gelmediğine dikkat ediniz. Aynı işlemleri sırayla diğer memenize de uygulayınız.  
6. Bahsedilen işlemleri yatarken de yinelemek gereklidir. Sırt üstü yatınız, sol kolunuzu başınızın üstüne doğru getiriniz, sol omuz altına ufak bir yastık ya da bükülmüş havlu koyunuz. Dairesel hareketlerle bütün memenizi parmaklarınızın ucu ile hissediniz.

MASTİT

EMZİREN ANNEDE MASTİT 

Meme enfeksiyonu yani mastit genellikle doğumdan  sonra ilk birkaç haftada olur.Bebek büyüdükçe meme ucunu daha geniş bir şekilde almaya başlar.Memenin siyah kısmıyla beraber ağzına alması gerekecektir.Haftalar ilerledikçe bebeğin tutuşu düzelecek,  meme çatlakları ve enfeksiyonlar azalacaktır.
MASTİT KİMLERDE DAHA ÇOK OLUR?
Daha önceki doğumunda enfeksiyon olmuş olması,  ilk doğum,  tecrübesizlik,  tıkanmış meme kanalları, çatlamış meme uçları,  memenin tam boşaltılamaması,  elle yapılan meme pompalama (tirle ile) suçlanmaktadır. 

MASTİT BELİRTİLERİ  NELERDİR?

Mastitte şikayetler  çabuk gelişen  ve tek taraflı memede şişlik, ateş, kırgınlık, halsizlik, kas ağrıları, memede ağrılı kızarıklık gözlenir.Memedeki kızarıklık üçgen ,meme kanalları boyuncadır. 

MASTİTDE TEDAVİ NASIL OLMALI? 

Tedavide amaç memenin boşaltılmaya devam edilmesi, meme başı çatlaklarının tedavisi,uygun antibiotiğin verilmesidir.
Bebeğin emzirilmesinde sakınca olmadığı düşünülmektedir.Belirtiler 48 saatte gerilemezse meme apsesine dönüşüm gözlenebilir.Hastaların % 5-10 unda meme apsesi  gelişebilir.Bu durumda ultrasonografi faydalı olur.

MASTİTDEN KORUNMA 

Uygun emzirme pozisyonuna dikkat edilmelidir.Meme ucu eğer çok hırpalanıyorsa silikon meme ucu kullanılmalıdır.Meme dönüşümlü emzirilmeli, memeler tam olarak boşaltılmalıdır.Enfeksiyonlar genelde meme ucundan girdiğinden meme ucu bakımı ve çatlakların tedavisi önemlidir.Eğer memeler sağılacaksa elle ya da tirle gibi aletlerle değil, daha gelişmiş pompalar veya otomatik meme sağma makineleri ile sağmak gerekir.

ADET KANAMALARI

Adet kanamasının süresi genelde 4-6 gün sürer.
2-8 günlük  adet kanaması normal kabul edilir.
Adet miktarı olarak 20-80 cc  normaldir.
Adet dönemi  ( regl dönemi ) boyunca 2- 10 pet normal kabul edilir.
Her gün 0,4-1 mg ve yılda 150-400 mg demire eşdeğer kan kaybı olur.
Diyet yoluyla emilen demir miktarı çok az olduğundan  kaybedilen kan miktarı fazlaysa  kansızlık yapan nedenler den olabilir.
Geçmişte normalken sonradan adet miktarının artması da araştırma nedenidir. Adet miktarını azaltmak için çeşitli ilaçlar verilebilir. Adet miktarı neden azalır araştırmak gerekebilir.Adetin erken gelmesi , adetin lekelenme olarak gelmesi , adet miktarının çoğalması, adet kanamasının parça şeklinde gelmesi , adet kanamasının uzaması bizler için araştırma nedeni oluşturur.
Adet kanaması gecikmesinin çeşitli nedenleri vardır. Adet gecikmesi durumunda bizler öncelikli olarak gebelik düşünürüz. Ama gebelik yoksa  adet gecikmesi yapan hormonal nedenler de vardır.Stres de etken olabilir. Bu durumda adet söktürücü hap ve adet söktürücü iğneler kullanabiliyoruz. Adet söktürücü ilaçlar ı gerekli kontrolleri yaptırmadan almamak gerekir.
Adet geciktirici tedaviler de bazen istenebiliyor sizler tarafından. Evlilik , balayı, yolculuk, hacca gitme gibi nedenlerden dolayı. Bu durumda da adet gününün yakınlığına göre çeşitli tedaviler veriyoruz. Adet geciktirici haplar genelde progesteron tarzında ilaçlar oluyor.Ama bazen adet geciktirmek için doğum kontrol hapları da kullanıyoruz.
DİPNOT: Eğer kanamalarınız fazlaysa bir süre sonra kansız kalma ya başlarsınız.Bu kansızlık da yavaş başlayan ve sinsice ilerleyen bir durum olur.Giderek daha güçsüz,keyifsiz,bakımsız,ailenizle ve işinizle daha az ilgilenebilen bir hanım olursunuz.Yani gündelik hayatınızı kansızlık bir hayli etkiler.Bu konuyu önemseyin…

MİYOMLAR

Miyomlar rahimin düz kas kökenli iyi huylu tümörleridir.

MİYOM KİMLERDE OLUR ?

Doğum yapmamış hanımlarda, yumurtlama bozukluklarında, şişmanlık ve beyaz ırkta daha fazla gözlenir. İdeal vücut ağırlığının üzerindeki her 10 kilogram için risk %10 artmaktadır. Beyaz kadınlarda siyah ırka göre 3-4 kat daha sık görülmektedir.Genellikle bir aile öyküsü vardır, bu da myomların gelişiminde bazı kalıtsal faktörlerin rol oynadığını düşündürür.Erken adet görüp geç menopoza girme, östrojen içeren ilaç kullanımı etken olabilir.
Rahime ait bazı büyüme faktörlerinin fazlalığı da myom gelişimini arttırabilir.

MİYOM ÇEŞİTLERİ NELERDİR ?

Rahimi boyut olarak  büyüten myomlar olduğu gibi, rahim iç boşluğuna uzanan myomlar (submüköz myom), rahim duvarı dışına uzanan myomlar (subseröz myom) ve rahimin kas yapısı içine uzanan myomlar (intramural myom) gelişebilir.
Bazı hastalarda tek bir miyom mevcutken bazılarında çok sayıda myom görülebilir.
Myomlar çok büyük çaplara ulaşabilir ve bazı durumlarda göbeğe kadar uzanan büyüklükte kitle şeklini alabilirler.

MİYOMLARDA GÖRÜLEN BELİRTİ VE ŞİKAYETLER NELERDİR ?

Adet  kanamalarının artması, adet kanamalarının uzaması veya düzensiz adet kanamaları olması şeklinde belirti verebilirler.
Rahim boşluğuna doğru gelişen myomlar ( submüköz myomlar) rahim iç yüzeyini arttırdıkları, hormona düzensiz yanıt verdikleri, rahim kasılmasını engelledikleri için çok adet kanaması na  yol açabilirler.
Büyük myomlar da myomun beslenmesi bozulur ve zamanla miyomlarda dejenerasyon ortaya çıkabilir. Miyom dejenerasyonu  kendini genellikle ağrı ile ortaya çıkarır. .
Rahim iç boşluğundan gelişen bazı myomlar ise rahim ağzını geçerek vajene doğru uzanırlar ve vajene doğmuş myom olarak adlandırılırlar.
İnfertil hastalarda myomlar myomun büyüklüğü, yerleşim yerine göre gebe kalmayı güçleştiren neden olarak karşımıza çıkabilir.

MYOMLAR KÖTÜ HUYA DÖNER Mİ ?

Hastaların bir kısmında  myomlar kanser yapar mı fikri  vardır. Miyomlarda kanser gelişimi ( leomyosarkom ) oldukça düşük oranlardadır.Miyomların kansere dönüşmesi  1000de 1'in altındadır.Daha çok kötü başlayan myomların kötü huylu devam ettiği, iyi huylu başlayan myomların da iyi huylu olduğu düşünülür.

MİYOMDA AMELİYAT  KARARI NE ZAMAN VERİLİR ?

Bazı durumlarda miyom ameliyatı na karar verilir :
  • -6 cm den büyük myomlar,
  • -miyom dejenerasyonu dediğimiz bozulma belirtileri gösteriyorsa,
  • -bası şikayetleri ve ağrıya neden oluyorsa,
  • -aşırı kanamaları varsa,
  • -kötü huy kriterleri gösteriyorsa,
  • -menopoz sonrası büyümeye devam ediyorsa,
  • -infertilite öyküsü varsa myom ameliyatları yapılır.

MİYOM TEDAVİSİ NASIL OLUR ?

Aşağıdaki durumlarda myomların tedavisi gerekmektedir:
  • 1-Miyomlarda kanama , miyomlu hastalarda ağrı veya miyomun mesaneye baskı uygulaması ve miyomun dışkı kanalına bası uygulaması
  • 2-Menopoz sonrası miyomda büyüme
  • 3-İdrar yollarına baskı  ve idrar akışında güçlük ortaya çıkması
  • 4-Myomun kendi sapı etrafında dönmesi ( myom torsiyonu )
  • 5-Miyomda dejenerasyon a bağlı olarak ortaya çıkan ağrılar
  • 6-Rahim ağzından vajene uzanan myomlar (vajene doğmuş myom)
  • 7-Myomun rahimi üç aylık gebelik büyüklüğüne kadar büyütmesi
  • 8-Gebe kalmada güçlük yaratan miyomlar
Hanımların pek çoğunun talebi miyomun ilaçla tedavisi ni görmektir ama maalesef  miyomların ilaç tedavisi geçici çözümdür ve  pek de yüz güldürmez.Hormonal tedavilerle myomların gelişiminin az miktarda yavaşlatılabileceği düşünülür ya da en azından hormonal ilaçlar kanamaları düzenlemek için kullanılır. Miyom tedavisinde hormonlu spiraller  uygun olabilir.
Miyom tedavisinde  GnRH analogları kullanılabilir.Bu ilaçlar östrojeni baskılayıp adeta  menopoz yaratarak miyom çapında küçülme ye neden olabilir. GnRH analoglarının miyomları küçültücü tedavi deki etkisi geçicidir, bu ilaçlar bırakıldıktan 6 ay sonra miyomlar eski çaplarına dönerler. Bu ilaçların menopoza ve menopozun getirdiği sorunlara (ateş basması, uykusuzluk, vajende kuruluk, kemiklerde zayıflama ve benzeri etkiler) yol açmaları nedeni ile sürekli kullanımı mümkün değildir.

MİYOM AMELİYATLARI NELERDİR ?

Miyomların görülme sıklığı % 40-60 dır.Bu hastaların % 20 sinin şikayet verdiği ve şikayeti olan hastaların da % 20 sinin ameliyata ihtiyaç duyduğu bilinir. Myomların kesin tedavisi cerrahidir.
Myomlar rahmin alınması nın  istenmediği durumlarda tek olarak çıkarılabilir (miyomektomi). Bu durumda  myomun yeri, büyüklüğü ve hastanın genel durumu göz önünde bulundurularak   laparaskopik,histereskopik  ve açık teknik kullanılır.Laparaskopik miyom ameliyatı veya histereskopik miyom ameliyatı yapılabilir. Laparaskopik miyom operasyonu ve histereskopik miyom operasyonu seçilmiş vakalarda uygulanabilir.
Saplı myomlar ve subseröz miyom larda laparaskopik miyomektomi kullanılabilir.
Histereskopik miyomektomi  ise  myom rahim iç duvarına uzanmışsa ve rahim iç duvarında saplı myomlar varsa kullanılabilir.
Açık teknik ise myomların sayısı fazlaysa, myomlar rahimin orta tabakalarına yerleşmişse,geçirilmiş yapışıklık yaratabilecek ameliyat öyküsü varsa  ve doğurganlık beklentimiz azsa kullanılabilir.
Ameliyat öncesi büyük kitlelerde GnRH analogları kullanılıp kitle küçültülebilir ama bu ilaçla myomun kapsülünün zor ayrılabileceği ve ameliyatı daha da zorlaştırabileceği bilinir.
Ameliyatlarda  myomu kapsülünden sıyırma, sapından keserek alma ya da rahim alma ameliyatı yapılır. Miyom embolizasyonu ( miyomda pıhtılaşma yaratarak küçülmesini sağlamak) son yıllarda kullanılmaya başlanmıştır.
Gereksiz yapılacak miyom ameliyatları gebelik şansını azaltabilir. Cerrahi uygulanacak hastalarda cerrahinin getireceği yarar ile oluşturacağı yan etkiler  karşılaştırılmalı ve ameliyata ona göre karar verilmelidir.

MİYOM AMELİYATLARI KAÇ SAAT SÜRER ?

Miyom ameliyatları myomun yeri, sayısı, kanama durumuna göre değişen sürelerde yapılır.Fakat miyom ameliyat süresi genelde 20 - 90 dak. arasında değişir. Histereskopik myomektomi açık ve laparaskopik yönteme göre daha kısa sürer.

MİYOM AMELİYATI SONRASI NELER YAŞARIZ ?

Doğurganlık çağını geçmiş veya  rahmin korunmasının mümkün olamayacağı ileri derecede büyük myomlar rahmin alınması gereken durumlar dandır. Bu işlem de kapalı veya açık ameliyat şeklinde yapılır.
Hasta  45 yaş altındaysa ve henüz menopoza girmemişse, yumurtalıklarında herhangi bir anormallik yoksa yumurtalıklar ameliyat sırasında alınmaz .Böylelikle hasta menopoza girmemiş olur.
Rahmin alınması ameliyatı (histerektomi) sadece doğurganlığı sonlandıran bir işlemdir, hastanın cinsel yaşamını sürdürmesine engel olmaz. Rahmin alınması operasyonu cinsel fonksiyonlarınızı değiştirmez.
Miyomektomi ameliyatının yan etkileri ; iç rahim boşluğunda şekilde bozulma, intrauterin sineşi  ( rahim içinde yapışıklık )  veya karın içi yapışıklar ve tüplerin bundan etkilenmesidir.  

MİYOM TAKİBİ NASIL OLUR ?

Miyomu rastlantısal olarak tespit edilen, şikayeti olmayan ve doktorları tarafından herhangi bir tedavi önerilmeyen hastaların miyom takibi konusunda endişelenmesine gerek yoktur. Bu hastaların  6-12 ay aralıklarla kadın doğum muayeneleri ni yaptırmaları gerekmektedir.Fakat hızlı büyüyen, dejenere olan, menopoz sonrası farkedilen ve belirti vermeye başlayan myomlar daha sık takip edilir.

GEBELİKTE MİYOM TESPİT EDİLİRSE NE OLUR ?

Gebelikte miyom gebeliklerin %5 inde tespit edilir.
Gebelik esnasında myomların % 50 si büyür, geri kalanı küçülür veya aynı boyutlarda kalır.Büyüyen myomlar genelde 3-6 cm civarı olanlardır.Çok büyük myomla gebe kalan hastanın myomu genelde aynı boyutlarda kalır veya 1-2 cm daha büyür ve durur.
Gebelikte miyom dejenerasyonu ihtimali yüksektir.
Gebelikle birlikte miyom bulunan hallerde myomun büyüklüğü, rahimde yerleşmiş olduğu yere bağlı olarak sorunlar değişebilir.Düşükler, erken doğum, plasentanın erken ayrılması, doğum sonu kanama, plasenta parçalarının doğum sonrası kalması olabilir.Plasentanın myoma yakın olması durumunda bu riskler artar.
Gebelikte miyom tedavisi yoktur.Fakat gebelikte miyom belirtileri ve gebelikte miyom riskleri konusunda problemi engelleyici tedaviler verilebilir.

SEZERYAN ESNASINDA MYOM ALINIR MI ?

Rahim gebelik esnasında dakikada 800 cc kan alır.Bu kadar çok kanlanan bir organa sezeryan yanında ek ameliyat yapmak,  iyi bir değerlendirme ve tecrübe gerektirir.Sezeryanda miyom alınması durumunda çok kanama olabilir ve hastayı rahim alınma ameliyatına sürükleyebilir.
Eğer rahat çıkarılabilecek yerde bir myomsa çıkarılmalıdır.Nihayetinde doğum sonrası hastanın myomla ilgili şikayeti devam eder ve doğumdan sonraki yıllarda ameliyat gerektirir.Dolayısıyla hastayı sezeryandan sonra ikinci bir  ameliyat  bekleyeceğine, eğer şartlar uygunsa sezeryan sırasında myomu almak iyi olabilir.

MYOM AMELİYATI SONRASI DOĞUM NASIL OLMALIDIR ?

Rahimde eğer geçirilmiş kesi ve dikiş yeri varsa hasta teorik olarak doğum gibi zorlu süreçlere sokulmamalıdır.Bu yüzden myom ameliyatından sonraki doğumlarınızın sezeryan tekniğiyle olması daha uygundur.Çünkü rahimde pek çok yerde boyutlarını tam bilemediğimiz çeşitli sayıda  kesiler vardır.Ayrıca myom ameliyatı gibi bir ameliyattan sonra edinilen bebek çoğunlukla tedavi gebeliğidir ve hiç de sıkıntıya atmak istemediğimiz bir bebektir.

MYOMLU HASTAYA SPİRAL TAKILIR MI ?

Spiral başlıbaşına kanamayı arttıran bir etkendir.Miyom varken spiral takılması nda kanama artabilir.Bazen miyomlu hastada rahim iç boşluğunun boyutları artar.Dolayısıyla spiral tam oturmaz ve bir süre sonra aşağı yerleşimli RİA denilen durum gerçekleşebilir.Yani spiral kayması olur. Bazı durumlarda rahim iç duvarına bakan miyomlar olur ve bu durumda spiral takılacak boşluk bulunamayabilir.
DİPNOT : Gebelikte myom tehlikeli midir sorusu akılları meşgul eder. Myomlu hastaların gebelik takibi nde düşük riski ve erken doğum riski en çok gördüğümüz sorunlardır.Bu risklerin olabileceğı bilinir ve  bu risklerle mücadele edilirse gayet güzel bir gebelik süreci yaşayabilirsiniz, korkmayın !

SİSTOSEL REKTOSEL

Pelvik organların bir veya bir kaçının normal  pozisyonlarından daha aşağıya doğru yer değiştirmesi, fıtıklaşmasıdır. 

CİNSEL  ORGAN SARKMALARININ NEDENLERİ

Pelvik relaksasyon yapan neden  pekçok tur. Yaş, menopozal durum, gebelik, vaginal doğum, obezite, kronik öksürük, kronik  kabızlık ,  genetik  faktörler,  geçirilmiş  histerektomi,  ayakta  ağır  kaldırma  işlerinde  çalışanlarda  sık görülmektedir. 
Pelvik organlarda sarkma olan hastaların % 30‘unda ailesinde de sarkma öyküsü vardır.Özellikle beyaz ırkta  kollagen  içeriği azlığına bağlı sarkma daha çok gözlenebilir. Zor  doğum sonrası sarkma ,  iri  bebek  doğurma ve müdahaleli doğumlar , endopelvik fasiada yırtılma ve gerilme ile çatlaklar oluşturur ve  peşinden cinsel organlarda sarkma yapabilir. Kronik kabızlık ve öksürük bu hasarı arttırabilir. Pelvik taban kasının sinir yaralanması da etkendir.

PELVİK ORGAN SARKMASI SIKLIĞI

Her  9  kadından  biri  pelvik  relaksasyon   ve  /veya  stress  inkontinans  nedeniyle  en  az  bir  kez operasyon geçirmektedir.

PELVİK ORGAN SARKMALARININ BELİRTİLERİ

Hasta en çok ele  gelen vajende  kitle hissi ile başvurur. Sarkan yapılar vajende bası hissi doğurabilir. Yürürken  ve ayaktayken  sarkma şiddetlenebilir. Cinsel ilişkide  ses  gelmesi   olabilir.
Sarkma olan hastaların % 40 'ında idrar kaçırma yaşanabilir. İdrar yaparken elle mesaneyi itmek ve destekleyerek idrar yapmak gerekebilir.Mesanede sarkan alanda idrar kalabilir ve idrarı tam boşaltamama olabilir.Sarkan organların mukozası dışarı ağızlaştığından zamanla bası ülserleri ve iritasyon gözlenebilir.

CİNSEL ORGANLARDA SARKMANIN TÜRÜ 

Klinik sınıflandırma sarkan veya sarkıyor imajı yaratan organa göre yapılır. 
Başlıca  yer  değiştiren  organlar;  mesane,  üretra,  uterus  ve  rektumdur.  Pelvik  relaksasyon vajina  referans  alınarak tarif edilmektedir.

PELVİK ORGAN SARKMASI TANISI 

Tanı vajinal  muayene  bulgularına  dayanır.  Görüntüleme  yöntemlerinin  tanıda   kullanılmasında  fikir  birliği yoktur.
Enteroselin rektoselden  ayırt edilmesi için rektal  muayene faydalı olabilir. Ayakta da muayene  yapılabilir. 
TEDAVİ: 
Belirti vermeyen  hafif  olgularda  tedavi  gerekmeyebilir.   
Ameliyatsız  yaklaşımda  pesser ler kullanılabilir.  
Temel  tedavi  cerrahidir.  Pelvik  taban  zayıflıkları  onarılır. 
40  yaşını    tamamlamış  ve  çocuk isteği  olmayan hastalarda rahim sarkması da varsa   vajinal  histerektomi  uygulanır.  
Genç  hastalarda  Manchester/Fothergill  operasyonları uygulanabilir. 
Round ligamenlerinin kısaltılması ve karın ön duvarına fiksasyonu yani klasik  üteropeksi sonuçları iyi değildir.
Uterin descensus ve vaginal kaff prolapsusunda, son yıllarda sakrospinöz  ligament  fiksasyonu,  retro  peritoneal   abdominal  uterosakropeksi,  sakral  kolpopeksi  ameliyatları  yapılır.
Yaşlı, histerektomi  uygulanamayacak  hastalarda  vajınal  mukoza  çıkarılarak  Le Fort operasyonu ile vajen  tamemen  kapatılır.

SİSTOSEL 

Mesane  tabanının  sarkması durumudur . Mesanede  sarkma  ile beraber  çeşitli idrar  şikâyetleri ve bazen de idrar kaçırma  vardır. Vajen üst duvarında dışarıya doğru sarkan bombeleşme gözlenebilir. Beraberinde  mesane boynunun mobilitesinde artış olabilir. İleri formlarında işeme sonrası  mesanede idrar kalması olabilir.Bazen elle destekleyerek işemeye çalışan hastalar olur.Tedavisi cerrahidir.

SİSTOSEL  TANISI :  

Vajinal muayene  ve muayenede ıkınmanız söylenerek teşhis koyuyoruz. İdrar kaçırma varsa ürodinami testi istenebilir. Ultrason ile de sarkmanın derecesi görülebilir.
Sistosel ameliyat teknikleri :
Anterior kolporafi yapılır.Fakat ek olarak aşağıdaki operasyonlar da yapılabilir.
-Retropubik kolposüspansiyon (marshall marchetti krantz operasyonu )  ile  paraüretral  doku  simfizis  pubise  asılır.
-Burch  kolposüspansiyonu  (paravaginal  dokular  cooper ligamentine)   yapılabilir.
-Paravaginal  defekt  onarımı  (lateral  vaginal  duvarlar  arkus  tendineusa  asılır)  içerir.
Bu teknikler  alt  üriner  yolu  retzius  boşluğu na doğru kaldırır. 
-İğne  prosedürü  (pereyra  ve  stamey  prosedürü). 
-Paravaginal  onarım.  
-Eğer  intrinsik  üretral  sfinkter  disfonksiyonu  varsa  kolpografi anteriora  ek olarak  sling  prosedürü, artifisiyel enjeksiyonlar, periüretral enjeksiyonlar yapılır.

ÜRETROSEL

Üretra ( idrar çıkış bölgesi ) alt duvarının sarkmasıdır.Üretranın alt 1/3 ‘ü östrojen bağımlıdır.Özellikle menopozal evreyle beraber üretrada sarkmalar gözlenebilir. Ağrılı idrar yapma, idrarda yanma, idrar çıkış bölgesinde ülserasyon  gözlenebilir.

SİSTOÜRETROSEL

Mesane ve üretra ( idrar çıkış bölgesi) alt duvarının sarkmasıdır.

REKTOSEL

Rektum üst duvarının vagene doğru kabarmasıdır. Özellikle zor doğumlardan sonra levator ani denilen pelvik taban kaslarının zayıflaması ve ayrılması ile dışkı kanalında fıtıklaşma olur.Bazen dışkılama esnasında bu fıtıklaşma vajene doğru bir hayli fazla olur .Buna bağlı olarak kabızlık gözlenebilir.
Rektosel ameliyat teknikleri :
Kolporafi posterior
Kolpoperinorafi  ameliyatları yapılır.

ENTEROSEL 

Douglas boşluğu denilen karın iç boşluğunun en alt kısmının vajene sarkmasıdır. Bu sarkma tipinde ince barsaklar vajene doğru kabarır. Rektoselden ayırımda  rektal muayene  gerekebilir. 
Moschowitz operasyonu; abdominal yoldan kul-de-sak  daraltılarak  bir  seri  sirküler  sütür  konur.  Halban  operasyonu;  sütürler  sagittal  konur.  
McCall kuldoplastisi; sakro uterin ligamentler yaklaştırılır.

RAHİM SARKMALARI

Descensus  uteri:  uterusun  aşağı  doğru  yer  değiştirmesidir.  
Dessensus  kolli  uterin  elangasyo:  Rahimin aşağı doğru yer değiştirmesi ile birlikte rahim ağzı uzunluğunda artış olmasıdır. 
Prolapsus  uteri  parsiyalis: Rahimin  kısmen  vajen dışına  çıkmasıdır.  
Prolapsus  uteri  totalis:  Rahimin  tümünün  vajen  dışında olmasıdır.

ADET ÖNCESİ GERGİNLİK

Adet öncesi gerginlik sendromu  adetten yaklaşık 1 hafta önce başlayan ruhsal ya da fiziksel bazı sıkıntılara  verilen isimdir. Sorunlar genelde adet görülmesiyle birlikte  azalır ve birkaç günde kaybolur. Kadınların yaklaşık % 5’inde adet öncesi gerginlik sendromu olur.
Yapılan araştırmalar kadınların yaptıkları trafik kazalarının, evde  veya iş yerinde yaptıkları kazaların ve işlenen suçlar ile yaşanan tartışmalarının çoğunun da bu döneme rastladığını ortaya koymaktadır.

ADET ÖNCESİ GERGİNLİĞİN NEDENLERİ NEDİR?

Bugüne kadar yapılan birçok çalışmaya rağmen adet öncesi gerginliğin nedeni tam olarak bilinmemektedir. Yumurtalık fonksiyonlarının bozukluğu nedeniyle östrojen yetmezliği olabileceği düşünülmektedir Yumurtlamadan sonraki dönemde fazla miktarda progesteron varlığı  veya östrojenin zamansız düşüşü etken olabilir. 
Östrojen  önemli rol oynamakta, tedavide ise son derece etkili olmaktadır. Progesteronun ise rahatsızlıkta önemli rolü olmasına rağmen adet öncesi gerginliği azaltmak ta  bir etkisi yoktur, hatta semptomları daha da kötüleştirebilir.Bu yüzden adet öncesi gerginlik tedavisi nde kullanılmaz.
Adet öncesi stres nedenleri arasında  renin/aldosteron mekanizmasındaki sorunlar da rol oynamaktadır. Bu sistemin etkisinde su tutulumu, ödem, adet öncesi memelerde şişme, adet öncesi karında şişkinlik ve başağrısı oluşur.
Beta endorfin  maddesinin mutluluk verici ve sakinleştirici etkisi bulunur .Adet migreni ve premenstrüel sendrom olanlarda düşük seviyelerde seyreder. Östrojenler beta endorfin düzeyini yükseltir.Menopoz sonrası da beta endorfin salınımı azalır. 

ADET ÖNCESİ GERGİNLİK BELİRTİLERİ NELERDİR?

-Adet öncesi başağrısı , baş dönmesi
-Adet öncesi memelerde ağrı,
-Adet öncesi memede şişlik,
-Adet öncesi ödem,  adet öncesi karın ağrısı
-Tedirginlik, duygulanımda bozukluk
-Motivasyon azalması, isteksizlik
-Depresyon, gerginlik
 -Ağlama krizi veya ağlama hissi
 -Ailevi uyumsuzluk
 -Bulantı, kusma
 -Yorgunluk
-Kabızlık
-Vasomotor rinit
-Astım krizlerinde artış
-Epilepsi ataklarında artış 
Menstrüel migren yani adet migreni tek başına da olabilir, premenstrüel sendrom içinde de gözlenebilir. Yalnız önemli bir bulgu menstruel migren bütün adet süresince devam eder.

ADET ÖNCESİ GERGİNLİK TEDAVİSİ NASIL OLMALI?

Progesteron sinirsel bazı semptomlar üzerine etkili olabilir, ancak başağrısını geçirmez.
GnRH Agonistleri ile tedavide başarılı sonuçlar alınmıştır, beta endorfinler yükselmiştir.
Spironolactone'un anlamlı bir şekilde  başağrısı, irritabilite, depresyon, şişkinlik, meme ağrısı ve davranış bozukluklarını düzelttiği izlenmiştir.
Serotonin geri alım inhibitörlerinin PMS tedavisinde etkili olduğu saptanmıştır. Ayrıca  ilave olarak antidepresanlar, anksiyolitikler  kullanılabilir. Vitamin D ve kalsiyum kombinasyonlarının ve B6 vitaminin de  PMS'de etkili olduğu bildirilmiştir. Su tutulması durumunda  (ödem) bazı idrar söktürücüler kullanılabilinir.
Bazı hastalarda adet öncesi stresde doğum kontrol hapları işe yararken bazılarında aynı etkiyi yaratmamaktadır.
– Adet öncesi gerginlikte  psikolojik destek önemlidir.Bu durumun bazı kadınlarda olabildiği şikayetlerin gün geçtikçe  kötüleşmeyeceği , aksine yaş ilerledikçe azalacağı, hormonlara karşı dokuların bir tür hassas cevabı olduğunu bilmeniz gerekir.
– Adet öncesi dönemde kafein alımı (kahve, çay, çikolata, kola ve bazı ağrı kesicilerde bulunur) adet öncesi  baş ağrıları nın ve adet öncesi meme ağrısı nın kötüleşmesine neden olabilir.
– Adet öncesi meme hassasiyeti için memeleri alttan iyi destekleyen bir sütyenin gece ve gündüz kullanılması önerilir.
– Sigara içimini azaltma önemlidir. Nikotin su tutan hormonların salgılanmasını arttırmaktadır.
– Premenstural sendromda egzersiz belirtileri hafiflettir. Muhtemelen bu durum egzersizin beyin endorfin seviyesini artırıcı özelliğine bağlıdır. 
– Düzenli ve yeterli uyku
– Stressiz sağlıklı ve düzenli yaşam
– Gevşeme teknikleri , meditasyon veya yoga gibi yöntemler faydalıdır.
– Gerekirse tuz kısıtlanması
– Diyette kırmızı et azaltılmalı, balık, sebze ve meyveler tercih edilmelidir.
– Hobilerinizle ilgilenmek önemlidir.

ADET ÖNCESİ GERGİNLİKTE BİTKİSEL TEDAVİ 

Adet öncesi  gerginlikte sakinleştirici çaylar kullanılabilir. Adet öncesi dönemde adaçayı, melissa çayı , ıhlamur, rezene çayı gibi sakinleştirici özelliği bilinen çaylar kullanılabilir.Adet öncesi gerginlikte evening primrose oil bitkisi ekstresinin de faydalı olabileceği bilinir.

ADET ÖNCESİ GERGİNLİK SENDROMUNU AZALTAN GIDALAR:

* B vitamini: Ciğer, böbrek, yumurta sarısı, yapraklı sebzeler.
* Kalsiyum: Süt, balık, ayçekirdeği, soya fasulyesi, yerfıstığı, ceviz, somon.
* Magnezyum: Mısır, fındık, maydanoz, elma, incir, limon, portakal, un.
Hafif bir kahvaltıyla güne başlamak, günde mutlaka bir bardak süt içmek, kızartmalardan ve baharatlı yiyeceklerden kaçınmak, çok tuzlu beslenmemek, bol sebze ve meyve tüketmek önemli beslenme önerileridir
Ayrıca diete dikkat edilmeli, tuz ve kafein azaltılmalı, vitaminler arttırılmalıdır.Günlük egzersizler,bitkisel sakinleştirici çaylar,ılık duş ilave edilmelidir.

ERGENLİK DÖNEMİ

KİMLER ERGENLİĞE ERKEN GİREBİLİR? 

ERKEN ERGENLİĞE GİRME NİN NEDENLERİ ÇOK ÖNEMLİ OLABİLİR.

-Öncelikle olayın beyinsel kaynaklı olup olmadığının ayrımına varılmalıdır.Bazen de böbreküstü bezi ve diğer bazı tümöral hastalıklarda da erken ergenlik olabilir.
Ancak bu tür tetikleyici tümörler sık değildir ve erken ergenliğe giren birçok çocukda tam bir neden tespit edilemez.
-Erken doğan ve doğum kilosu normalden düşük olan çocuklarda erken ergenlik gözlenebiliyor.
-Çocukluk döneminde fazla kilo alan çocuklarda böbrek üstü bezi çok çalışabilir ve koltuk altı kıllanmasını başlatabilir.  Bir bebek doğuştan kilolu ise ve erken çocukluk çağını kilolu geçiriyorsa ileride bir ergenlik sorunu çıkma olasılığı azdır.
-Zayıf bir çocuğun hızlı ve kısa sürede kilo alması erken ergenliği başlatabilir.  
-Geçmiş yıllara oranla çocuk beslenmesinin değişmesi ve sosyoekonomik olarak zenginleşme, ergenlik yaşını düşürmüştür. Çocuklar ve gençler tüm dünyada eskisinden daha uzun boylu ve daha obez yetişiyorlar.
-Hormon sistemini bozucu yani endocrine-distrupting chemicals maruziyeti de erken ergenliğe girişten sorumludurlar. 

ERKEN ERGENLİĞİN ZARARLARI NELERDİR?

-En önemlisi erken ergenlikte boyun  kısa kalması dır .Hormonal etkilerle kemiklerin büyüme kıkırdaklarının  erken kapanması olur.
-Erken ergenlikte kan yağ düzeyleri nin daha yüksek olduğu ve ilerde kardiyovasküler hastalıklara yatkınlık sağladığı bilinir.
-Bu gençlerin  cinsel ilişki isteklerinin daha sık ve güçlü olduğu ve ilk cinsel deneyimlerini daha erken yaşta edindikleri bilinmektedir. Erken gelişen bir çocuğu genç kız gibi gören yaşça büyük ergenler onu bir seks objesi yerine koyabilirler ve kötü amaçlarına alet edebilirler.
-Erken ergenliğe giren çocukların okul başarılarının daha kötü olduğu tespit edilmiştir. Bu kızlar daha kural tanımaz, daha kendi başlarına buyruk olurlar. Aynı çocukların ilerde eğitim hayatlarının ve akademik başarılarının oldukça kötü olduğu gözlenmiştir.
- Aynı kişiler  menopozal çağlarında incelendiğinde ise daha kısa boylu ve kilolu oldukları bulunmuş, zayıflamak için uğraşıp duran kişiler oldukları anlaşılmıştır.

HORMONLU BESİNLERİN ERKEN ERGENLİKTE ETKİSİ VAR MI? NASIL  ÖNLEM ALMALI?

Endocrine disrupting chemicals yani hormon sistemini bozucu kimyasallar şimdilik hormonlu gıdaları, tarım ilaçlarını, DDT yi ve plastik sanayinde kullanılan ürünleri kapsar. Hormonlu gıdalardaki hormon oranı çok düşüktür ve on-yirmi defa yemek ile hiç bir sorun çıkmaz. Bu gıdaların yıllarca tüketilmesiyle düşük düzeydeki hormon zamanla  yağ dokusunda birikir.
Et - tavuk yetiştirme çiftliklerinde ekonomik karlılığı arttırmak için hormonlar kullanılmaktadırlar. Özellikle estrogen türevlerinin uzun vadede çocuklar üzerine olumsuz etkisi vardır. Araştırmalarda biberon, saklama kapları, plastik tabaklar gibi polikarbonat bileşiği içeren plastik mamullerin erken ergenliğe yol açtığı ileri sürülmüştür. Bu polikarbonat türevi kimyasallar vücutta estrogen benzeri etki göstererek vücudun hormon dengesini bozarlar.
Hormonlu gıdalara bireysel önlem almak zor bir iştir.Önlem almaya alışveriş esnasında başlamak en iyisidir.Organik gıdalara yönelmek, besin boyası içeren ve işlenmiş gıdalardan uzak durmak gerekir.

KIZLAR MI ERKEKLER Mİ DAHA RİSK ALTINDA?

Ergenlik yaşının düşmesi kızlarda erkeklere oranla daha fazla görülür. Doğumdan itibaren kız çocuklarının büyüme hızı erkeklerden daha fazladır. Erkek çocukları daha hareketli olduklarından daha zayıftırlar. Kız çocukları daha fazla yağ dokusuna sahip olduklarından vücutları daha fazla hormon depolama yeteneğine sahiptir.
DİPNOT: Erken ergenlik çocukların sadece boy uzamasını etkilemez, ilerdeki yıllarda daha sağlıksız bireyler olmasını , tüm yaşantısının akademik ve mesleki açıdan daha zayıf olmasını sağlayabilir.Bu yüzden 9-10 yaşlarına kadar özellikle meme gelişimi açısından dikkat etmek gerekir.Meme gelişimi genelde ilk başlayan belirtilerden biridir ve sizlerin de  çok rahat takip edebileceği bir belirtidir.

OVER KİSTLERİ

Yumurtalıkların  büyümesi ne  neden  olan  her  türlü  anormalliğe  genel  olarak  over  tümörü  denir.  Olan değişiklikler  her  zaman kötü huylu  değildir.  Benign  over  tümörleri nin  çoğu  kistiktir.  Katı yapıda  olanları da  vardır.  Tüm  bu durumlar adneksiyal kitle olarak gözlenir.Saplı veya intraligamenter myomlar, kolon benign-malign hastalıkları, periton ve üriner sistem lezyonları da adneksiyal kitle oluşturabilir.

İYİ HUYLU YUMURTALIK KİSTLERİ 

NON-NEOPLASTİK: 

1.Fonksiyonel  kistler;  follikül  kisti,  korpus  luteum  kisti,  tekalutein  kisti.  

2.Endometriozis.  

3.PCOS.  

4.Enfeksiyonlar;  tuba-ovarian  apse,  hidrosalpinks.  

5.Para-ovarian kistler.

KÖTÜ HUYLU YUMURTALIK KİSTLERİ 

NEOPLASTİK:

1.Epitelial; seröz kistadenom, müsinöz kistadenom, endometrioid kistadenom.  
2.Germhücreli; matür teratom (dermoid kist). 
3.Sex kord stromal; tekoma, fibrom.

BASİT OVER KİSTLERİ

Poliklinik hastalarının pek çoğunda karşılaştığımız tiplerdir. Genellikle cinsel olgunluk çağında görülürler. Menopozdan  sonra  çok  az  olasılıkla  gelişebilirler.
Adet gören hanımlarda görülen birçok kist hormonal basit düzensizliklere bağlıdır. Bunlara fizyolojik over  kisti adı verilir.  İyi huylu yumurtalık  kistleri nin çoğu fonksiyonel over kistleri yani hormon üreten kistlerdir.Bunlar her adet dönemimizde görülen hormonal değişimlerin, bilinmeyen nedenlerle farklı işlemesinden kaynaklanır. Adet döngüsünün  bir yan ürünü  kabul  edilebilirler.  Yumurta gelişimi esnasında  oluşan  bu  kistler yumurtlamadan önce oluşurlarsa folikül kisti, yumurtlamadan  sonra oluşurlarsa korpus luteum kisti adını alırlar.
Bu kistler ya oluşan yumurtanın çatlayamaması ya da çatlayan yumurtanın kanamasını durduramaması sonucu oluşur. Düzensiz kanama folikül kistlerinde östrojene, korpus luteum kistlerinde progesterona bağlıdır.
Fizyolojik yumurtalık kistleri zamanla kendiliğinden bile küçülürler. Genellikle   1-3  ay  içerisinde kendiliğinden  kaybolurlar.Fakat tedavi vererek küçültüyor olmak, olası operasyona gidebilecek süreci durdurmamızı sağlayabilir.
Folikül kistlerine daha sık rastlanır. 3 cm den büyük folikül patolojik olarak değerlendirilir.  
Folikül ve korpus luteum kistleri hemen her zaman tek taraflıdır  ve çapları 8 cm‘den küçüktür.
Belirtiler  kist eriyince  kaybolur. Over kisti  torsiyonu veya over kisti  rüptürü akut batına neden olur. Kist rüptürü  daha çok C.luteum  kistinde  olur .Adet döneminin 26.günleri civarına denk  gelebilir.
Doğum kontrol hapı  kullananlar da fonksiyonel kist oluşma olasılığı çok azdır.

OVER KİSTİ BELİRTİLERİ NELERDİR ?

Hastalar değişken şikayetlerle gelir.
  • -karın ağrısı,
  • -kasıklarda ağrı,
  • -adet düzensizliği, ara kanamalar,
  • -adet ağrıları,
  • -cinsel ilişkide ağrılar,
  • -mesane ve çevre organlara basıyla ilgili şikayetler,
  • -bulantı,
  • -kusma,
  • -karın şişlikleri,
  • -komplikasyonlarına bağlı olarak görülebilecek ani ağrılar, baygınlık hissi, kansızlık belirtileri.

YUMURTALIK KİSTLERİ ULTRASONDA NASIL GÖZÜKÜR ?

KİSTİN KÖTÜ HUYLU OLDUĞU NASIL ANLAŞILIR :

  • -kanlanmasında artış,
  • -kapsül kalınlığının fazla olması,
  • -kapsül düzeninin bozuk olması,
  • -kist içindeki perdelenmeler,
  • -over kisti içinde  tomurcuklanmalar,
  • -over kistinin  katı içerik ihtiva etmesi
  • -karın içerisinde sıvı birikimi .
Folikül kistlerinde  kapsül  incedir  ve  ara bölmeleri ( septasyonları )  yoktur.  İçi  berrak  bir  sıvı  ile  doludur. 
Korpus luteum  kistlerinde  kistin  cidarı  daha kalındır,  içinde  koyu  kahve  renkli  sıvı  vardır.  Kistin içinde perdelenme  görüntüsü vardır.

BASİT OVER KİSTİ TANISI

Hastanın  cinsel  olgunluk  çağında olması, kistin tek  taraflı  ve  8  cm ‘den küçük  olması  ve  ultrason  bulguları  kistin  fonksiyonel  olduğunu düşündürür. 
Tanı , adet düzeniyle ilgili hikaye, şikayet ve ultrason bulgularına göre  genelde çabucak kesinleştirilebilir.

BASİT OVER KİSTİ TEDAVİSİ 

Fonksiyonel  kistler, genellikle birkaç ay içinde kendiliğinden  küçülürler. Bu nedenle belirti vermeyen küçük kistler 2-3 ay izlenebilir  veya küçülme  sürecini kısaltmak için doğum kontrol hapı verilebilir. Doğum kontrol hapları yumurtlamayı durdurarak  kistin  büyümesini  önlerler.  Eğer  kist  2-3  ayda  kaybolmazsa,  bir  neoplazi  olarak  kabul  edilir.
Laparotomi  veya  laparoskopi  ile  cerrahi  tedavi  uygulanır.  
Cerrahi  tedavi,  torsiyon  veya  kist  rüptürü  gibi  komplikasyonlarda zorunludur. Cerrahi yaklaşım  yumurtalıkları  koruyucu yönde olmalıdır.

KOMPLİKE KİSTLER NELERDİR ?

Hormon üretimi pek olmayan , komplike kistler de vardır.Bunların en sık gözlenenleri endometrıomalar,dermoid kistler ve seröz kist adenomlardır.Nedenleri tam olarak bilinmemektedir.
Menopoz döneminde over kisti varsa  ve adet görmüyorsanız, basit kist oluşturmanızı beklemiyoruz. Yaş ilerledikçe oluşan kistlerin huyunda farklılıklar olabilir.
Oluşan kist yine iyi huylu yumurtalık kisti olabilir fakat ilaç tedavisine cevap vermeyebilir.
Böyle kitlelerde genelde operasyon öneriyoruz.

OVER KİSTLERİNİN ARAŞTIRILMASI NASIL OLUR?

Over kistinin  ultrason görüntüsü, yaşınız ve kiste eşlik eden şikayetlerinize göre ileri inceleme gerekebilir.Kuşkulu durumlarda bazı kötü huy tarayan hormonlara bakılabilir.Kistin doppler yöntemiyle kanlanmasına bakılması, gerekirse tomografi ve MR ile desteklenmesi gerekebilir.

HORMONAL BELİRTEÇLER NELERDİR ?

Bazı hormonal testler de yumurtalık kistinin  huyunu tespit için kullanılır.
-CA 125,
-CA19-9,
-AFP,
-CEA,
-HCG gibi.
En sık kullanılan kanser testi  olarak CA 125 ve CA 19-9 sayılabilir. CA 125 değerlerinde genelde düşük değerler iyi huylu durumları gösterirken, yüksek çıkan değerler kötü huyu gösterebilir Her zaman kistin huyunu  göstermekten ziyade tedavinin başarısı ve takibine de yol gösterir.

CA 125 TESTİNİN YÜKSELDİĞİ DİĞER DURUMLAR NELERDİR ?

Bu testler tamamen doğal durumlarda örneğin sert bir muayene, adet görme, yumurtlama esnası,  gebelik ya da enfeksiyonlar, endometriozis, dejenere myomlarda da yüksek çıkabilir.Sadece jinekolojik hastalıkları göstermez. Gastrointestinal hastalıklar,karın zarı hastalıkları ve diğer tümörlerin karın metastazlarında yüksek çıkabilir.

OVER KİSTLERİ NASIL ŞİKAYET VERİR?

Genellikle  asemptomatiktirler.  Tesadüfen  saptanırlar.  Bazen  ağrıya  ve  düzensiz  regl  kanamaları na  neden olabilirler.
Kisti olan hastalarda alt karın bölgesinde özellikle tek tarafa doğru lokalize ağrı ve şişkinlik hissi olabilir.Merdiven inip çıkarken, ıkınırken, idrarınızı yaparken tek tarafa veya arkanıza vuran ağrı yumurtalık kistlerinde en sık görülen şikayet tir.Adet ağrıları,ilişkide ağrı da gözlenebilir.Bazen ani başlangıçlı ağrılar, bulantı, kusma şikayetleri de görülebilir.

OVER KİSTİ  AMELİYATI HANGİ DURUMLARDA YAPILMALIDIR ?

Basit kistler iyi huyludur ve büyük olasılıkla ameliyat edilmeleri gerekmez. 
Ama kist giderek büyüyorsa, yaklaşık 8 cm' i aşmışsa, kist tedaviye yanıt vermez aylarca küçülmezse  ameliyat edilmelidir.
Over kisti olan hastada akut batın tablosu gelişiyorsa ameliyat gerekli olabilir.
Özellikle kistiniz menopoz sonrası gelişirse ameliyat olmanız gerekebilir.

OVER KİSTLERİ  HANGİ DURUMLARDA ACİLLEŞİR?

Kistler
  • -içine kanarsa,
  • -torsiyon denilen sapı etrafında dönme hareketini yapmışsa,
  • -patlayarak karın içine kanama yapmışsa
acilleşmiş demektir.Bu durumlarda acil ameliyat veya en azından yakın takip gerekmektedir.

OVER KİSTİ AMELİYATI NASIL OLMALI?

Ameliyata karar verildiyse, bu ameliyat laparoskopi veya açık teknikle olabilir. 
Ameliyat tekniğini kistin boyutları, olası huyu, hastanın kilosu, doğurganlık beklentisinin ne olduğu, yaşı,geçirilmiş cerrahi öyküsü belirler.
Laparaskopik olarak kist boşaltılması, kistin alınması, yumurtalığın alınması olabileceği gibi açık teknikle kistin alınması, yumurtalığın alınması, kist ve rahimin alınması gibi seçenekler kullanılabilir.
Kist büyükse ya da kötü huylu olmasından kuşkulanılıyorsa daha büyük bir ameliyat gerekebilir.

LAPAROSKOPİK OVER KİSTİ AMELİYATLARINDAN SONRA

Karın bölgenizde 1 cm lik birkaç tane kesi bulunur. Dikişlerinizin alınması gerekebilir.
Laparaskopinin ayrıcalığı ameliyat sonrası gündelik hayata mümkün olduğunca çabuk dönebilmektir. Ameliyat sonrası hareketlilikte,ağır yük kaldırmada sakınca olmaz. Ameliyat tipine göre cinsel ilişki yasağı getirilir. 
Ameliyat sonrası ateş, yoğun kanamalar, yara yerinde şişme ve akıntılar, göğüs ağrıları, nefes darlıkları, aşırı halsizlik ve yorgunluklar, aşırı ve giderek artan ağrı , gaz ve dışkı çıkarmada zorluk varsa, bulantı ve kusmalarınız varsa ameliyatınızı gerçekleştiren doktorunuzla görüşmelisiniz.
DİPNOT : Yukarıda bahsettiğim şikayetleriniz oldukça ya da yılda en az 1 kez doktorunuzla görüşüp ultrasonografi yaptırmanız ve şikayetleriniz olmasa da yılda 1 kez jinekolojik check-up programlarına girmeniz iyi olur.

İDRAR YOLU ENFEKSİYONLARI

Kadınların yaklaşık % 70 i hayatlarında bir kez üriner sistem enfeksiyonu geçirir ve bunların
%20-30' u tekrarlar. Kadınlarda üriner enfeksiyonlar erkeklerden 14 kat daha fazladır.

KADINLARDA İDRAR YOLU ENFEKSİYONU NEDEN DAHA FAZLADIR?

Anatomik yapı ,hormonal durum,davranış biçimi ,genetik yapı bu konuda önemlidir.
Bu durumun nedenleri arasında  idrar çıkış yolunun kısa oluşu, idrar çıkış yolu ve vajen komşuluğu ve idrar yollarının dışkı mikroplarıyla karşılaşması, mesaneyi tam boşaltamama nın olması sayılabilir.
Cinsel ilişkide vajen ve üretranın travmatize olması ve mikroplarla karşılaşması da etkendir.Bazı durumlarda küçük dudakların büyük olması ile cinsel beraberlikte dudaklarda ödem gelişebilir.Labiaların büyük olması temizliği güçleştirici olabilir.Bu durumlarda da idrar yolu enfeksiyonları artar.Labiaların büyük olması durumunda labioplasti operasyonu yapılabilir.
Prezervatiflerdeki spermisidler vajinal florayı bozarak E.Coli tarzı mikropların artışını sağlar.

İDRAR YOLU ENFEKSİYONU BELİRTİLERİ NELERDİR?

Hasta sık idrara çıkma, idrar yaparken yanma, idrara sıkışma, idrar kokusunda değişiklik, kanlı idrar ve kasık ağrısı şikayetiyle gelir.Ateş, bulantı ve iştahsızlık görülebilir.Böğür ağrısı, üşüme titreme gözlenebilir.

İDRAR YOLU ENFEKSİYONLARINDA TEDAVİ

Kimi zaman hastaneye yatış gerekli olabilir.Şikayetlerin düzelmediği ve 2-4 hafta sonra tekrarladığı hastalarda idrar kültürü yapmak gerekir.Böbrek hastalıkları, böbrek taşları , üriner sistem taşları  ( idrar yolu taşları ), savunma sistemi bozukluklarında tedaviye dirençli olabilir.
Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları nda düşük doz antibiyotik ile uzun süreli tedavi ve cinsel ilişki sonrası antibiyotik kullanımı önerilebilir.Yeni yayınlarda idrar yolu enfeksiyonunda yaban mersini cranberry bitkisinin etkili olduğu söylenmektedir.Yine son yıllarda prebiyotikler haftada 1-2 kapsül ya da adet sonrası 3 gün birer kapsül önerilmektedir.

VAJİNAL AKINTILAR

Vajinitler genelde vaginal kaşıntı, kokulu akıntı ve yanma ile karekterizedir. Vajen asit yapısının azaldığı  durumlar da (diabet,  gebelik,  koit,  adet  zamanı)  enfeksiyona  eğilim  artar. Trikomonas  vajiniti , kandida vajiniti, bakteriyel vajinit en sık görülen vajinit nedenlerindendir.Akıntının tipine bakarak enfeksiyonun çeşidine karar vermek çoğunlukla mümkündür.
Tedavi edilmezlerse pelvik enfeksiyonlar a zemin hazırlarlar.

VAJİNAL MANTAR ENFEKSİYONLARI

Kadınların % 75 i hayatlarında en az bir kez enfeksiyon geçirirler.Bu hastaların  % 40 ı yılda birden fazla ,% 5 i de tekrarlayan ataklar tarzında geçirirler.
Tedavi edilemeyen vajinal kandida enfeksiyonları psikolojık bozuklukları tetikleyerek cinsel işlev bozuklukları na , eşler arasında uyumsuzluklara, yaşam kalitesine zarar verir. 
Hasta vajınal yanma ve vajinal kaşıntı şikayetleriyle gelir.Cinsel ilişkiden sonra yanma hissinde artış olur.Dış dudaklar şiş ve ağrılı olabilir.Mantar vajinitleri nde beyaz,  kremimsi  bazen peynir kıvamında akıntı olur.Genelde ekşi kokuludur, fakat yoğun akıntı bazen ikincil olarak enfekte olur ve bu sefer kötü koku olabilir.Cinsel ilişkide kanama , dudaklarda küçük çatlamalar olabilir.Cinsel ilişkide akıntı gelmesi olabilir.Cinsel ilişkide beyaz akıntı gelmesi çoğunlukla mantar enfeksiyonuna bağlıdır.Anüsde kaşıntı ve kızarıklık yapabilir.
Mantar vajinitinde tek doz tedavi veya uzun süreli tedaviler,kremler ve bazen baskılayıcı tedaviler kullanılır.

İDRAR KAÇIRMA

Üriner  inkontinans , istemsiz  idrar kaçırma olarak tarif edilir. Sosyal  ve  hijyenik bir  problem  yaratır   ve bu durum objektif  olarak  gösterilmelidir.

İDRAR KAÇIRMA TİPLERİ NELERDİR?

 -Stres  inkontinans: gülme, ıkınma gibi karın içi basıncınızı arttıran durumlarda idrar kaçırmadır ki bu tip genelde ameliyatla düzelir.Hastaların % 50 sinde görülür.Bu hastalarda mesane boynu denilen bölgede aşırı oynama,mobilite vardır.Pelvik tabanda  gevşeklikler vardır ve hasta idrar hissi geldiğinde  idrar çıkış bölgesi ve kaslarını yeterli olarak sıkıştıramaz.
-Urge inkontinans: Bu durumda  yetişememe tarzında idrar kaçırma oluyor,koridorda tuvalete koşarken ya da külodunuzu indirirken kaçırıveriyorsunuz.Hastaların % 20-30 unda gözleniyor.Bu kaçırma tipinde mesaneye yalancı işeme uyarısı gider,mesane kasları aşırı aktifdir,hasta sosyal ortama bakmaksızın acil işeme hissi duyar.Bu tip genelde ilaçla düzelir.
-Karışık tip inkontinans : Bazı hastalarda da ( %20 ) bu tipler karışık olarak gözlenir.
-Taşma tip inkontinans : İdrarın mesanede aşırı birikmesi ve bu idrarı hissetmeme olur.
-Üretral sfinkter yetmezliği: Çok daha az grupta görülür.İdrar çıkış deliğinde yetmezlik vardır.

KADINLARDA  İDRAR KAÇIRMA  NEDENLERİ :

- İdrar kaçırmanın nedenleri nden biri  idrar  kesesindeki kontrolsuz kasılmalardır. Bu kontrolsuz kasılmaların nedeni çoğu kez bulunamaz.Bazen idrar yolu enfeksiyonları rol oynayabilir. Aşırı aktif mesane olarak adlandırılan bu tipinde kadında, birden, şiddetli idrar yapma hissi oluşur ve kişi tuvalete yetişememe durumu yaşar ve idrar kaçırma olur. Tuvalete yetişemeden idrar kaçırma , idrar kesesinin aşırı duyarlılığını ortadan kaldıran ilaçlarla tedavi edilebilir. İlaç tedavisine ek  mesane egzersizleri,mesane kapasitesini genişleten davranışsal değişiklikler,elektriksel uyarılara dayanan egzersizler düşünülebilir.
-İdrar kesesi ve idrar boynu arasındaki açının  bozukluğundan kaynaklanan tipinde ise  (stres inkontinans) öksürmek, hapşırmak ,ağır kaldırmak gibi karın içi basıncını artıran hareketlerde idrar istem dışı olarak kaçar. Genelde  vajinal yolla zor doğum ve çok sayıda doğum yapmış kadınların sorunudur. Yaş ilerledikçe  idrar kaçırma şikayeti daha da artar. Bu şikayeti olan kadınların büyük bir çoğunluğunda aynı zamanda rahim ve idrar kesesinin taban kısmının da aşağıya sarkması söz konusudur ve vajinadan dışarı çıkan, vajende ele gelen şişlik ortaya çıkar . Rahmin sarkma düzeyi arttıkça,   rahim ve idrar kesesi tamamen dışarı çıkabilir. Genellikle böyle bir durum oluşunca idrar kaçırma  da söz konusu olur.

İDRAR KAÇIRMA  KİMLERDE DAHA ÇOK GÖRÜLÜR ?

İdrar kaçırmanın görüldüğü bazı durumlar ve hastalıklar vardır:
-zor doğum öyküsü,
-iri bebek doğurma öyküsü,
-aşırı kilolu olmak,
-kabızlık yapan hastalıklara sahip olmak,
-sürekli öksürüğe neden olan hastalığı olmak,
-idrar yolu enfeksiyonları,
-yerleşmiş menopoz,
-idrar hacmini  arttıran hastalıkların olması (şeker hastalığı,idrar söktürücü ilaçlar  gibi),
-sinir harabiyeti yapan hastalıklar (şeker, belfıtığı,tümörler,kazalar sonucu bel bölgesindeki yaralanmalar gibi),
-kas hastalıkları
- fistüller .

İDRAR KAÇIRMA İLE YAŞAMAK

İdrar kaçırma pek çok kadında görülen fakat çok rahatsızlık vermezse geçiştirilen bir şikayettir.Günlük idrar kaçırma sayısı önemlidir.
İdrar kaçırma kişinin günlük yaşantısını ileri derecede bozduğunda , kişi şikayetlerinin ortadan kaldırılması için çare aramaya başlar. Eğer hasta sürekli bezle dolaşıyorsa, altında pişikler, kızarıklıklar oluşuyorsa, koku yapıyorsa, günlük hareketlerinin serbestliğini etkiliyorsa artık ameliyat zamanı gelmiştir.Ayrıca hastaya güvensizlik, hareketlerinde kısıtlama da getirir.
Ürodinamik test yapılarak , idrar kaçırma probleminin stres inkontinans  olduğunun teyit edilmesi gerekir. Ürodinamik test yapılarak teyit edilmiş olan gerçek , saf stres inkontinans tipi idrar kaçırma , ancak ameliyat yapılarak düzeltilebilir. Ameliyat ile idrar kesesi ve mesane boynu arasındaki açı düzeltilerek istem dışı idrar kaçırma ortadan kaldırılmalıdır . Sarkmayı ve açı bozukluğunu düzeltmek için çeşitli ameliyat yöntemleri kullanılabilir.

İDRAR  YAPMA NASIL GERÇEKLEŞİR ?

Mesanenin kapasitesi  400-500ml dir.  Rezidü idrar işeme sonrası mesanede kalan idrardır.  50 cc den az  olmalıdır.
Mesanenin doluşu sırasında idrar hacmi  çok artmasına rağmen  mesane içi  basınç ya çok az artar veya hiç  artmaz  (akomodasyon).  Kritik  intravezikal  basınç  artması  ve mesanede  beta adrenerjik sinir uyarılmasıyla  sonuçlanır.

ÜRETRA

Uzunluğu  2,5 - 4cm,  çapı  5-6mm  dir.  İdrar tutmada  önemli  rolü  olan  fibromüsküler  bir yapıdır. Sadece idrar yapmada  ve bazı hastalıklarında açılır.
Posterior  üretrovezikal  açı  90-120° dir.  Üretranın  vücudun dikey   ekseni  ile  olan  açısı 30° dir (inklinasyon  açısı). Bu açıların kaybolmasının gerçek stres inkontinansın nedeni olabileceği ve bu açıların cerrahi olarak düzeltilmesinin tedavinin ana amacı olduğu düşünülmektedir. 

ÜRETRAL MOBİLİTE TİPLERİ: 

Tip 0: objektif olarak gösterilemeyen. 
Tip I: minimal urethral mobilite. 
Tip II: sistourethrosel. 
Tip III: intrinsek sfinkter yetmezliği.

İDRAR KAÇIRMADA İLK NELER YAPILIR ?

Hikaye , idrar günlüğü, fizik ve pelvik muayene, idrar analizi ve diğer temel testler.

İDRAR KAÇIRMADA MUAYENE NASIL OLMALI ?

Hastanın muayenesi orta derecede idrara sıkışıkken , vajinal sarkma ları ,kaçırma tipini ,vajenin yapısını (menopoza bağlı etkiler gibi) ,vajinal enfeksiyonları denetler tarzda olmalıdır.
Ultrasonografide mesanenin sarkma derecesi, mesanedeki duvar ödemi, taşlar, polipler ve kitleler,mesanede işeme sonrası kalan idrar miktarı gibi kriterlere dikkat etmek gerekir.

ÜROJİNEKOLOJİK DEĞERLENDİRME:

Hikaye, idrar kaçırmanın tipi , fizik muayene , idrar tetkiki, idrar kültürü, sitolojik inceleme, mesanede kalan idrar tayini, işeme günlüğü , mesane  doldurma  testi,  stres  test,  ped  testi,  marshall-bonney  testi,  Q-tip  test,  tampon  testi,  sistoüretroskopi,  İVP,  basit  sistometri,  tek  kanallı  ürodinami,  çok  kanallı  ürodinami,  videoürodinami  (videoüretrosistografi),  üroflowmetri,  EMG,  lateral sistoüretrografi,  USG,  MRI.  

İDRAR YAPMA SORUNU YARATAN  İLAÇLAR:  

Benzodiazepinler,  alkol, antikolinerjikler , antihistaminikler, antidepressanlar,  antipsikotikler,  antispazmodikler,  opioidler  ve  anti  parkinson  ilaçlar ,alfa  adrenerjik  ajanlar, alfa blokerler (prezolin, terazolin gibi), kalsiyum kanal blokerleri.

MARSHALL-BONNEY TESTİ: 

Stres testi (+) ise,  yapılacak operasyon başarısını tahmin etmede kullanılabilir.İki parmak ya da klemp uçları ile mesane boynu ve  üretranın yukarı kaldırılması sonrası stres testinin tekrarlanması ile yapılır.
Q-TİP TEST:  
Mesane boynu ve üretranın hareketliliğini değerlendirir. İstirahat ve ıkınmada üretraya takılan çubukla yatay düzlem arasındaki açı >30° ise mesane boynu desteği azalmış  ve hareketliliği artmıştır.

PED  TESTİ:  

1  saatte  çeşitli aktivitelerle kaçan idrar miktarı hesaplanır.Ağırlık  farkı  <2 gr  ise  normal,  2-10 gr  ise  hafif,  10-50 gr  ise  orta,  >50 gr ise  ağır idrar kaçırmadan bahsedilir.  

SİSTOMETRİ:

Mesane  basınç  / hacim  ilişkisi  ölçülür.  Mesanenin  artan  hacimlere  karşı  uyumu , gerginliği, mesane kapasitesi, detrusör kasılma  değerleri elde edilir.
Üretral  basınç  profili:  
Gerçek  stres  inkontinans çeşidini  belirler. Yapılacak operasyonun tipini belirlemeye yarar. 
Maksimal üretral basınç <20cm H2O ise   internal sfinkter hasarı (Tip III-GSİ).
Ikınma kaçak noktası basıncı (valsalva leak-point pressure): >90cm H2O ise   hipermobil üretra. 
<60cm H2O  ise: internal sfinkter yetmezliği (Tip III-GSİ) lehinedir.

ÜROFLOWMETRİ: 

Birim zamanda boşaltılan idrar miktarını ölçer. 
Parametreler; maksimum akım hızı, ortalama akım hızı, maksimum akım süresi, miksiyon süresi. 
Ortalama akış hızı 25-30ml/sn olmalıdır.

ELEKTROMİYOGRAFİ:  

Çizgili  üretral  sfinkter  kasının  elektriksel  aktivitesini  gösterir.  Dolum  fazı  sorunlarının araştırılmasında kullanılır. 
Doğum travmasına bağlı üretral sfinkter denervasyonlarında ve distal üretral obstrüksiyon ve fonksiyon bozukluklarında bilgi verir.
İdrar kaçırmada operasyon türünün  seçimi,  üretra mobilitesi ve üretral sfinkter fonksiyon bozukluklarına göre yapılır.

AŞIRI AKTİF MESANE (AAM):  URGE İNKONTİNANS

İşemek istenmemesine rağmen, kendiliğinden ya  da  uyarılma  ile  mesane  dolum  fazında  iken,  detrusör  kasının   kasılmasıdır.  Depolama fazının bozukluğudur. Detrüssör kasında aşırı aktivite olur. 
İdrarda sıkışma hissi, bu esnada idrar kaçırma, sık idrara gitme ve gece idrar kaçırmaları olabilir. 
Değerlendirmede   lokal  patolojik  ve  metabolik  nedenlerin  dışlanması,  diğer  tedavi  edilebilir  ve  ortadan  kaldırılabilir  faktörlerin  belirlenmesi gerekmektedir.Bu durum hastaları  psikososyal, mesleki, fiziksel, seksüel yönden etkilemektedir. 
Lokal patolojik faktörler:  infeksiyon, mesane taşı, mesane tümörü, intersitisiyel sistit. 
Metabolik faktörler: DM, proteinuri, polidipsi. 
Diğer faktörler: hamilelik, kullanılan ilaçlar, psikolojik rahatsızlıklar.

AŞIRI AKTİF MESANEDE İLK  DEĞERLENDİRME: 

Öykü, fizik muayene, idrar tahlili, işeme günlüğü, işeme sonrası rezidü tayini, böbrek-mesane USG, kreatinin düzeyi, kan şekeri.
Aşırı aktif mesane ve stres inkontinans birbiriyle karıştırılabilir. 
Aşırı aktif mesanede idrarda sıkışma hissi olur fakat stres inkontinansda olmaz. 
Sıkışma hissi ile birlikte sık idrara çıkma   aşırı aktif mesanede olur, stres inkontinansda olmaz. 
Basınç  gerektiren fiziksel aktivite esnasında  öksürmeyle idrar kaçırma , hapşırmayla idrar kaçırma, ağır kaldırmayla idrar kaçırmaaşırı aktif mesanede olmaz ,stres inkontinansda çok gözlenir.
Her idrar kaçırmadan sonra  idrar kaçırmanın miktarı  aşırı aktif mesanede çok , stres inkontinansda azdır.
İşeme için sıkışmayla beraber  tuvalete yetişebilme  aşırı aktif mesanede olmaz , stres inkontinanslı hasta tuvalete yetişebilir. 
Aşırı aktif mesaneli hasta  gece idrara kalkmak  için  genelde uyanır, stres inkontinanslı hasta  uyanmaz.

AŞIRI AKTİF MESANE TEDAVİSİ  

Antimuskarinikler;  tolterodin,  oksibutinin,  trospium. 
Antispazmodikler
Trisiklik antidepresanlar

ÖSTROJENLER

İdrar  inkontınansında  seçkin  tedavi  yöntemi  olan antimuskarinikler hem depolama hem de işeme fazında detrusor aktivitesini bloke etmektedirler. Dolayısıyla  idrar ınkontınansınin depolama tipindeki yakınmaları ortadan kalkarken,  hastalarda sıklıkla işeme (tıkanıklık  tipinde) yakınmaları ortaya çıkabilmektedir.Bu durumda idrar yapmada zorluk meydana gelecektir.

İDRAR KAÇIRMADA  ÖSTROJEN  TEDAVİSİ:

Üriner inkontinansda östrojen  tedavisi    tedavi  ya  da  iyileşme sağlayabilmektedir.  Kanıtlar  özellikle  urge  İnkontinans ta  daha başarılı olduğunu göstermektedir. Kombine  progesteron tedavisi etkinliği azaltmaktadır. Uzun dönemdeki etkileri konusunda veriler yetersizdir. Estrojen  tipleri, dozları ve kullanım yolu konusunda veriler yetersizdir

ÜRETRAL SFİNKTERİK YETMEZLİKTE AMELİYATSIZ TEDAVİ  YÖNTEMLERİ:

İlaç  tedavileri:  Alfaadrenerjik agonist; phenylpropanolamine ya  da  pseudoephedrine,  başarı  oranları düşük (%40-50),  yan etkileri  yüksektir. 
Östrojen replasman tedavisi (ERT); vajinal atrofi  geri döner, kanlanma düzelir, cerrahi  tedavilerin  başarısı  artar.Sistemik veya  lokal östrojen önerilir 

KONSERVATİF/DAVRANIŞ  TEDAVİLERİ: 

Mesane  eğitimi  aşırı aktif mesanesi  olanlara  şiddetle  önerilir. Buradaki  amaç  3-4  saatlik 
Şikayetsiz sürelere  ulaşmaktır.  Başarı  %50-80 civarındadır.
Pelvik  taban  egzersizi  ( kegel  egzersizi ): 
Genelde  pelvik  taban  kas  egzersizleri  stres,  urge  ve  mikst  tip  inkontinansı  olanlarda ilk tercih konservatif tedavi olarak önerilmektedir.  Mesane  eğitimi  ya  da  biofeedback  yöntemlerle  mesane  inhibisyonu  ile  beraber  AAM‘si  olanlara  önerilir.  
Amaç;  levator  ani  kası  ve  ürogenital  sfinkterin  kasılma  gücünün arttırılmasıdır. Hasta uyumu ve uzun süre gerektirir. 
Tedavi bırakıldığında etki azalır, üriner inkontinans tekrarlar.
Fonksiyonel elektriksel stimülasyon: AAM  olanlara önerilir. 
PESSER  
Üretra alttan desteklenir, direnç arttırılır. İdrar yollarına bası yapabilir.Bası uyguladığı yerlerde ülserler oluşabilir.Enfeksiyon  riskini arttırır ,geçici sürede önerilebilir.

İDRAR KAÇIRMA AMELİYATLARI

Yapılacak ameliyatların farklı tipleri vardır.Bu ameliyat tipi tanıya göre seçilmelidir ve asıl başarı bu ameliyat seçimindedir. Karın bölgesinden yapılan tipleri olduğu gibi vajinal yolla yapılan ameliyat tipleri de vardır.
Tension free  vaginal  tape ameliyatı ( TVT ameliyatı ):  Etkin bir ameliyat türüdür.Lokal anestezi ile yapılabilir.Ameliyat sonrası iyileşme süresi azdır.Ameliyat sonrası işeme zorluğu az görülür. 
Transobturator  tape uygulaması   ( TOT  ameliyatı ):  Özel bir iğneye tutturulmuş mesh ile yapılan bir ameliyattır.İğne ve mesh,  obturator  sinir ve arterine yakın pozisyondan geçer.Üretranın altından küçük bir insizyon yapılır. İyileşme süresi kısadır.Genel anestezi ya da spinal anesteziyle yapılır. Ameliyat sonrası işeme problemleri azdır. 
DİPNOT : İdrar kaçırmanın tipinin tespiti tedavinin yarısı sayılabilir.Çünkü yanlış tanı çok yaygındır ve maalesef yanlış ameliyat tiplerinin tercihi sıktır.Eğer yanlış tip ameliyat yapılacak olursa hasta için hayat ızdırap haline gelebilir.Doktor seçiminde en fazla dikkat edilmesi gereken durumlardan biri olduğunu hatırlatmakta fayda görüyorum.

Sayfalar

 
%100 GİZLİLİK
GİZLİLİK BİLDİRİMİ
 
Antalya kliniğimize başvurma sebebiniz ve kişisel bilgileriniz yasal haklarınız kapsamında (T.C. Sağlık Bakanlığı Hasta Hakları Yönetmeliği R.G. 01.08.1998, 23420) tamamen gizli tutulacaktır.
Başka şahıslara kişisel bilgileriniz, hastalığınız ve tedaviniz hakkında bilgi verilmez.