CİNSEL SORUNLAR
Seksüel sağlık karşıdakine fiziksel veya duygusal bir zarar vermeksizin veya yaşamaksızın kişinin tercih ettiği cinsel aktiviteden hoşlanmasıdır. Cinsellik kadın yaşamının önemli bir parçasıdır ve doğurganlığın temelidir. Cinsel sorun yaşama sıklığı yaklaşık %60‘dır. Cinsel sorunlar kadınlarda erkeklerden daha sıktır.
Kadın hayatının tüm evrelerinde bu sorunlar yaşanabilir.
Bizler öykü alırken cinsellik konusundaki sorunun ne olduğu ve çocukluğunda cinsel baskı, taciz, tecavüz gibi özel durumları gerekli görürsek sorabiliriz.
CİNSEL ROL NEDİR ?
Cinsel rol kişinin davranışlarına bağlı olarak karşısındakine hissettirdiği erkeklik ya da kadınlık durumudur.
SIK KARŞILAŞILAN CİNSEL SORUNLAR NELERDİR ?
Cinsel istekte azlık veya azalma, cinsel ilişkiden zevk alamama, ağrılı cinsel ilişki, cinsel uyarılma sorunu, orgazm olamama. Özellikle menopoz sonrası bu tür problemler sıklaşır fakat hastalıklara ve ilaçlara bağlı da olabilir.
CİNSELLİK VE CİNSEL KİMLİK
Cinsel kimlik kişinin kendini kadın ya da erkek olarak hissetmesini sağlar.
Cinsel kimliği oluşturan faktörler; biyolojik etkiler, genetik yapı, ailesel yaklaşım, koşullandırma. Çocukların bazılarında cinsel kimlik bocalaması görülmekle birlikte %90‘ında biyolojik cinsiyeti ile uyumlu bir cinsel kimlik gelişmektedir. . Seksüel yönlendirilmeyi belirleyen en önemli faktör cinsel kimlik oluşumunda karşılaşılan sosyal etkilerdir.
CİNSEL İLİŞKİ EVRELERİ
Cinsel yanıt siklusunun ilk evresi istektir. Bunu uyarılma, plato, orgazm ve rezolusyon fazları takip eder.
Cinsel istek evresi: Olaylar ve değişiklikler önce beyinde olur. Seksüel istek cinsel ilişkinin başlaması için gerekli nöroendokrin değişiklikleri içeren duyguları anlatır.
Cinsel uyarılma evresi : Beyin cevabı yüksek östrojen cevabı ile sonuçlanır. Vajinal ıslanma oluşur. Bu ıslanma Bartolin bezi sayesinde oluşur. Damarların genişlemesiyle klitoris büyür iki katına çıkar. Meme başında sertleşme ve memede büyüme olur. Kapalı duran büyük dudaklar yanlara doğru açılır. Küçük dudaklar şişer. Vajen üst 2/3 kısmı genişler. Kalp ritminde artış , kan basıncında yükselme görülür. Hızlı nefes alma, genel bir ısınma hissi, göğüslerde gerginlik, kas gerginliği, karın ön duvarı ve memelerde makulopapuler döküntü ( seks flush ) gözlenir.
Plato evresi : Uyarılma ve plato evreleri iç içe girmiştir. Seksüel duygular yoğunlaşır ve kan göllenmeleri maksimuma ulaşır. Rahim pelvisden dışa doğru yükselir.
Orgazm evresi : Yeterli uyarının devam etmesiyle orgazm noktasına ulaşılır.
Vajinal kas, rahim ve pelvik taban kaslarında oluşan ritmik kasılmalar orgazma neden olur. Başlangıçta kuvvetlidir sonra şiddetini azaltır. Orgazm sırasında çoğu kadın ayrıca rahim kasılmalarını da hissedebilir. Bir cinsel ilişkide çoklu orgazm olabilir.
Resolusyon fazı : Kas gerginliği geriler ve cinsel organlardaki kan hücumu kaybolur. Seks flush söner. Klitoris 5- 10 dakika içinde küçülür. Vajendeki genişleme azalır, rahim küçülür ve rahim normal konumuna döner. Uyarılma öncesi evreye dönme yaklaşık 30 dakikayı bulur
CİNSEL UYARILMA BÖLGELERİ NERELERDİR ? ( EROJEN BÖLGELER )
Kadınların çoğunda klitoris en seksüel duyarlı anatomik bölgedir. Diğer bölgeler, meme, labia ve vajinadır.
Vajina 1/3 dış kısmı dokunmaya, 2/3 üst kısmı basınca duyarlıdır
CİNSEL FONKSİYON BOZUKLUĞU NEDENLERİ
1.Psikojenik faktörler: seksüel suistimal, depresyon, ilaç bağımlılığı, evlenmeyle ilişkili çelişkiler, stress, kişilik problemleri, vücut görünüm problemleri.
2.Hormonal faktörler: menopoz, endokrinopatiler, doğum sonrası hormon eksikliği, diyabet.
3.İlaçlar:antihipertansifler, doğum kontrol hapları, epilepsi ilaçları , antidepresanlar, antiülserler, nöroleptikler, sedatifler, kemoterapotikler.
4.Nörojenik faktörler: alkolizm, spinal kord lezyonları, histerektomi, diyabet, pelvik travma.
5.Vasküler faktörler: koroner arter hastalıkları, diyabet, hiperkolesterolemi, sigara, HT.
6.Ürojinekolojik problemler: sistit, endometriozis, myoma uteri, pelvik prolapsus, vulvovajinit, kronik vulvit.
CİNSEL ÖYKÜ ALMA
Görüşme özel bir ortamda yapılmalı. Hastanın konuşmanın gizliliği yönünde güveni ve rahat olması sağlanmalıdır. Doktor iyi bir dinleyici olmalı. Hasta ile konuşulurken açık ifadelerle konuşulmalı. Hastanın seksüel hikâyesi açık uçlu sorular ile öğrenilebilir.
SEKSÜEL HİKAYE ALMADA SORULAR
Cinsel olarak aktif misiniz, siz veya partneriniz cinsel sorun yaşıyor musunuz, cinsel aktivitelerinizde değişiklik oldu mu, istenmeyen veya zarar verici bir cinsel deneyim yaşadınız mı.
Bu sorulara alınan cevaplara göre soruşturma derinleştirilir:
Yeterli seksüel uyarılma yaşıyor musunuz? İlişki sırasında vajinal kuruluk oluyor mu? Orgazm yaşıyor musunuz? Cinsel ilişkinizden memnun musunuz? İlişki sırasında ağrı oluyor mu? Problemler son zamanlarda mı oluştu? Sorunlar bir partnerle ilgili mi? Sorun her zaman oluyor mu? Cinsel soruna sizce ne sebep oluyor? Hiç tedavi aldınız mı? Tedaviden beklentileriniz nelerdir?
YAŞLILIKTA CİNSEL YAŞAM :
Yaşlanma ile yumurtalık fonksiyonları azalır, menopozla beraber cinsel cevap evrelerinde değişiklikler oluşur. Kadın yaşlandıkça cinsel istek ve ilişki sıklığı azalır. Genellikle seksüel potansiyel ve sekse ilgi devam eder. Kadınların seksüel fonksiyonları sağlık durumları, partner varlığı, gençlikteki cinsel yaşamları ile ilgilidir.
Menopozda gebelik korkusunun kalkması cinsel hayatı olumlu yönde etkileyebilir. Yaşlanma ile birlikte testesteron dereceli olarak azalır. Östrojen ile veya yalnız testesteron verilmesi libido, uyarılmaya cevap, klitoral hassasiyet ve orgazm frekansını artırır. A yrıca kas gerginliği , fizik enerji, ruh hali , iyilik hali ve vajinal atrofide düzelme görülür. En az yan etki gösterecek dozda verilmelidir. Depresyon ilacı olarak SSRI kullanan kadınlarda oluşan seksüel disfonksiyonun düzeltilmesinde sildenafil kullanılabilir.
YAŞLILIKTAKİ İLAÇLAR CİNSEL YAŞAMI ETKİLER Mİ ?
İlaçlar: Reçeteli veya reçetesiz birçok ilaç, alkol , hipertansiyon ilaçları, depresyonn ilaçları seksüel cevabı değiştirir.
YAŞLILIKTAKİ HASTALIKLAR CİNSEL YAŞAMI ETKİLER Mİ ?
Kalp krizleri , kronik hastalıklar,kronik böbrek yetmezlikleri, romatizmal hastalıklar, depresyon, değişmiş vücut algısı, fiziksel rahatsızlık, hormonal, vasküler ve nörolojik değişikliklerle seksüel fonksiyonları bozabilir.
Nörolojik olarak multiple skleroz, alkolik nöropati , omurilik zedelenmeleri seksüel fonksiyonu bozabilir.
Diabetes mellitus, hiperprolaktinemi, testosteron eksikliği ve hipotiroidizm gibi endokrin problemler seksüel cevabı değiştirebilir.
CİNSEL İSTEK BOZUKLUKLARI
Cinsel istekte azlık çoğu kadının yakındığı konulardan biridir.Hep psikolojik gibi değerlendirilse de fizyolojik ve hormonal nedenleri de vardır.Kadınların yaklaşık yarısında hayatının bir döneminde cinsel istek azlığı görülür. Bu konuda yaşınız ve günlük hayatınızın ağırlığı önemlidir.Biolojik yönelim,kendine güven,önceki cinsel beraberliklerinden kötü anıların olması, anlayışlı ve iletimi yüksek bir eş ,birliktelik yaşanan kişi ile cinsellik dışındaki alanlarda da iyi bir ilişkinin olması da önemlidir. İstek azlığı; azalmış kişisel bakım, seksüel tecrübesizlik, evlilik problemleri gibi durumlarda görülebilir. Maddi problemler, çocuk korkusu, evlilikte güç ve kontrol konuları cinsel yaşamı etkiler.
Libido azlığı olanların çoğu cinsel baskının fazla olduğu çevrelerden gelir. Çocukluk döneminde cinsel taciz yaşamış olabilir veya eşiyle ilişkisinde sorun yaşamaktadır. Tedavide psikolojik yöntemler ve davranış terapileri önerilebilir.
Cinsel isteğin kaybolması sonradan gelişirse, genellikle eş ile olan sorunlara, fiziksel veya duygusal travmalara, hastalıklara, ilaç ya da alkol bağımlılığına veya psikolojik depresyona bağlıdır. Dikkatli bir öykü ile yaşamdaki değişiklikler, ilaç ya da alkol alışkanlığı anlaşılabilir.
İstek eksikliğinde tedavi bireysel terapi ve evlilik terapilerini içerir. Bu terapi ile seksüel anksiyete azalır. Çift için stres, rahatsızlık ve endişe duygusu yaratan ortam ortadan kaldırılır.
Yaşlanma, bazı ilaçların kullanımı , ağrı, alkolizm, böbrek yetmezliği, kronik hastalıklar, nörolojik durumlar ve hormonal sorunlarda cinsel istekte azlık nedeni olabilir.Stres, ilişkideki sorunlar, vucudumuzla ilgili kaygılar, gerginlik ve depresyon cinsel isteği etkiler.
İlişki ile ilgili sorunlar (güç çekişmesi, çatışma, düşmanlık), cinsel travma (tecavüz), önemli yaşam olayları (ailede birinin ölümü, çocuk doğumu, taşınma gibi) ve cinsel ilişki esnasında bazı olumsuz anıların akla gelmesi gibi durumlar da önemlidir.
Bazen cinsel istek azalması bir ilişkideki bozulmanın işareti olabilir.Öfkeli, korkulu ya da zihni dağınık kişiler genellikle cinsel yakınlık için istek duymazlar.
Cinsellikten uzun süre uzak kalmak da cinsel dürtüyü bastırabilir.
Cinsel ilişki sayısının ne kadarının kabul edilebilir olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu arada çiftin birinin daha çok istemesi, diğerinin o kadar istekli olmaması birinde psikolojik bir sorun olduğu anlamına gelmez. Cinsel ilişki isteği ve cinsel tatmin isteği kişilere göre farklı olduğu gibi ,kişinin zaman içinde de farklılıkları olabilir.
CİNSEL TİKSİNTİ BOZUKLUĞU
Cinsel isteğin daha şiddetli bir derecede ortadan kalkmasıdır. Bu sorunu yaşayan kişilerde cinsel ilişkiden kaçınma, kendilerine cinsel yönden yaklaşıldığında korku,kaygı ve iğrenme yaşanır.Bu durumda panik atağa varan sıkıntılar yaşanabilir.Bu sorun travma sonrası stres bozukluğu gibi başka psikolojik sorunlarla birarada görülebilir. Bu durum tecavüze uğrama ya da çocuklukta cinsel istismar yaşamış olan kişilerde, cinsel ilişkide ağrı olduğu durumlarda gözlenebilir.Ya da cinsel istek ile utanç, suçluluk gibi duygular arasında farkında olunmayan bir bağlantı olduğunda ortaya çıkabilir.
CİNSEL İSTEĞİ ETKİLEYEN HORMONLAR
Hormonlar cinsel hayatımızın düzenlenmesinde önemli rol oynar. Menapozda östrojen verilmesi vajina ve klitoristeki kan akımını artırır. Yaşlanma ve menapoz sonucu en sık karşılaşılan cinsel yakınmalar istek kaybı, ağrılı cinsel birleşme, cinsel yanıtın azalması, orgazma ulaşmada zorluk ve genital duyarlığın azalmasıdır. Islanmanın azalması ve duyarlığın bozulması, östrojen düzeylerinin düşüklüğü ile ilişkilidir. Testosteron düzeylerinin düşük olması cinsel uyarılma, genital duyarlık, libido ve orgazmdaki azalma ile birliktedir.
KADINLARDA CİNSEL İSTEĞİ ARTTIRMANIN YOLLARI
Sorunun kişiye özgü oluşu işe yarayan tek bir yöntem olamayacağını açıklar. İçlerinde Viagra (sildefanil) de olmak üzere cinsel uyarılma üzerine etkili olduğu düşünülen bir grup ilaç araştırılmaktadır. Bu ilaçların çoğu genital bölgedeki kan akımını artırarak etkili olmaktadırlar. Hem kadınlar hem de erkeklerde testosteron (erkeklik hormonu) libido açısından önemli olduğundan cinsel istek azalmasının tedavisinde kullanımı araştırılmıştır. Kadınlarda yaşla testosteronun azaldığı bilindiğinden cinsel istekte testeron yararlı olabilir. Ancak cinsel istek azalması olan kadınların çoğunda testosteron düzeylerinin normal olduğu da gözden kaçırılmamalıdır. Testosteron tedavisi ile karaciğer hasarı, kalp hastalığı riskinde artış gibi yan etkiler oluşabileceği de dikkate alınmalıdır. Seçici östrojen agonistleri premenapozal ve postmenapozal kadınlarda cinsel isteği arttırabilir.
Azalmış cinsel istek bozukluğu tedaviye en dirençli cinsel işlev bozuklukları arasındadır. Hastaya cinsel sorunların kökenini anlaması ve cinsel hazzın önündeki engelleri aşması için yardımcı olmak gerekebilir. Daha önce orgazm deneyimi olmayan kadınlar için masturbasyon alıştırmaları iyi bir yol olabilir. Feromonların cinsel istek bozukluklarının tedavisindeki yeri de giderek daha fazla araştırılmaktadır. Bunlar dışında eğitim amaçlı erotik videolarda yararlı olabilir. Ancak cinsel tiksinti bozukluğu olanlarda erotik videolar ve porno videolar kaygıyı arttırabileceği için önerilmez.
İNFERTİLİTEDE CİNSEL İSTEK BOZUKLUĞU :
İntertilite kişinin kendine güven duygusunu ve kendine değer verme derecesini değiştirerek etkileyebilir. İnfertil kadın kendini değersiz, yardıma muhtaç, çekiciliğini kaybetmiş olarak hissedebilir. Meme kanserinde cinsel yaşam etkilenebilir.
Birçok çalışmada abdominal histerektominin seksüel fonksiyonları bozmadığı bildirilmiştir. Birçok kadın rahim alma ameliyatından sonra cinsel ilişki ağrısında azalma, libido artması , ilişki sıklığında artma olduğunu söylemektedir. Bazı jinekologlar seksuel fonksiyonu korumak için supraservikal histerektomiyi tercih etmektedirler,yani rahim ağzını bırakmaktadır. Ancak bunu destekleyen yeterli bilgi yoktur.
CİNSEL UYARILMA BOZUKLUĞU
Cinsel uyarılma anında, cinsel organlara kan akımının artması , vajinal ıslanma , vajende genişleme ve dış genital organların şişmesi gerçekleşir. Teninize dokunulması tiksindirici gelebilir veya belli bir evreye dek temas zevk verebilir.
Uyarılma sorunu olduğunda orgazm olma ile ilgili sorun da olacaktır. Bir araştırmada mutlu evlilikleri olan kadınların % 33'ü cinsel uyarılmayı sürdürmede zorluk tanımlamışlardır.
Adetten sonraki dönemlerde ve yumurtlama zamanında kendinizi daha istekli bulabilirsiniz.Yakın zamanlı bir araştırma da bu sorunu yaşayan kadınların adeti izleyen dönemde daha istekli olduğunu belirlemiştir.
Cinsel uyarılma ile ilgili sorunlar bazı fiziksel durumlar ve yaşam dönemleri ile ilişkili olabilir. Diyabet, sigara kullanımı, cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve sinir hasarları, hem kadın hem de erkekte cinsel uyarılmayı olumsuz etkileyebilir. Eğer bebek emziriyorsanız vajinal ıslanmada azalma olabileceği bilinmektedir. Menopoz döneminde ve sonrasında östrojen azalması da uyarılmayı zorlaştırabilir. Cinsel uyarılmayı etkileyen ilaçlada olabilir. Depresyon ilaçları,tansiyon ilaçları, allerji ilaçları uyarılmayı zorlaştırabilir.
Cinsel uyarılma bozukluğunun en yaygın nedenleri arasında suçluluk ve düşmanlık yer almaktadır. Suçluluk genellikle cinsel ilişkiden hoşlanma isteği ile bunu yapmaktan duyulan korku arasındaki iç çatışmayı içine alır. Düşmanlık sıklıkla eşle ilgilidir.
Kadında cinsel uyarılmayı artırmaya yönelik tedavilerde ,genital bölgeye kan akımını artırarak ya da ıslanmayı kolaylaştırarak etkinlik gösteren ürünler üzerine denemeler sürse de bunlar henüz deneysel düzeydedir. Bazı vazodilatör kremlerin cinsel uyarılmayı düzeltici etkisi denenmektedir. Sempatik sinir sistemini uyaran ilaçlar, yohimbin, sildefanil gibi ilaçlar da araştırılmaktadır. Bu ilaçlar kan akımını artırarak ya da sinir sisteminin bazı bölümlerini uyararak çalışırlar. Trazodonun cinsel uyarılmayı artırabildiği belirtilmektedir. Öte yandan kadınlarda depresyon tedavisinde cinsel yan etkileri olmayan antidepresanlar seçmek de önemli görünmektedir.
KADIN ORGAZM BOZUKLUĞU
Orgazmik disfonksiyonda normal bir seksüel istek ve uyarılmayı takiben orgazm yokluğu (anorgazmi) veya gecikmesidir. Genelde daha çok genç ve tecrübesiz kadınlarda görülür. Yaşam boyu primer anorgazmi ile %5-10 karşılaşılır. Primer anorgazmi sekonder anorgazmiden sıktır. Bazı kadınlarda ilişkide ortaya çıkan problemler, depresyon, madde bağımlılığı, ilaçlar (SSRI), kronik medikal hastalıklar (diyabet), östrojen eksikliği veya multiple skleroz gibi nörolojik problemler sekonder
anorgazmiye neden olabilir. Anorgazmide görülen en sık psikolojik sebep uyarılma fazında aşırı kişisel gözlemlemedir.
Bu durumda kadın cinsel olarak uyarılır ancak cinsel ilişkiye konsantrasyon ve süre yeterli olduğu halde orgazma ulaşamaz. Kadın bir eşle ya da masturbasyon ile yaşam boyu belki hiç orgazma ulaşamamıştır. Birleşme olmadan klitorisin uyarılmasıyla orgazma ulaşan ama klitoris uyarılmadığında orgazma ulaşamayan bir kadın orgazm bozukluğu olarak değerlendirilemez.
Çoğu kadın birleşme sırasında orgazma hem klitorisin elle uyarılması hem de vajinal uyarılma ile ulaşırlar. 35 yaşın üzerindeki evli kadınların yalnızca %5'inin yaşamlarında hiç orgazma ulaşmadığı tespit edilmiştir. Orgazm sıklığı yaşla artar.
Kadın orgazm bozukluğunun nedenlerinden biri "cinsellik eşittir cinsel birleşme" tarzı düşünmedir. Birleşme ve orgazmın başlıca amaç haline gelmesi orgazmı engeller.Eşinize kızgın olmanız da nedenlerden biri olabilir.
Bir başka neden cinsel ilişki tekniklerinizin ve cinsel ilişki pozisyonlarının yeterince etkin olmamasıdır. Bazen çiftler birbirini etkili bir şekilde uyarmayı beceremez. Sevişmek ‘bildiğimiz’ değil ‘öğrendiğimiz’ bir durumdur.
Kaygı durumu da cinsel tekniklerin etkin olmasını etkiler. Cinsellikle ilgili aileden ya da dinden öğrenilenler de bazen kadında kaçınmaya neden olur.Bazen de etkin cinsel uyarıların reddedilmesine neden olabilir.
Bazen kadın için orgazm ‘kendini kaybetmek’ anlamına gelebilir. Bu konudaki kültürel beklentiler ve sosyal kısıtlamalar da oldukça önemlidir. Orgazm bozukluğunun tedavisinde sildenafil kullanımının yararlı olduğuna ilişkin bilgiler vardır. Ayrıca orgazmı güçleştiren ilaç kullanımına bağlı cinsel işlev bozukluklarında da yararlı olabilir. Buspironun kadın orgazm bozukluğunda yararlı olabileceği de ortaya atılmıştır. Medikal veya psikolojik problemlerin araştırılması (madde bağımlılığı), seks eğitimi, evlilik terapisi, grup terapi, seksüel endişe azaltılır. En başarılı program erotik fantezilerle mastürbasyondur (%90 başarı sağlanılır).
CİNSEL AĞRI BOZUKLUKLARI
VAGİNİSMUS:
Vajinusmus, vagina etrafındaki kasların birleşmeyi imkansız hale getirecek şekilde istemsiz olarak kasılmasıdır. Vajinal ilişki sırasında vajen dış 1/3 kısmını çevreleyen perineal kaslarda istemsiz kasılma durumudur. Vajinal ilişkinin düşünülmesi durumunda da oluşur. Bu durumda vajinaya hiçbir şey yerleştirilemez.Bazen jinekolojik muayene yapılabilir ancak ilişkiye izin verilmez. Bir çok vajinismuslu kadında normal cinsel istek vardır, vajinal ıslanma olur ancak birleşme gerçekleşmez. Vajinismus primer olabilir veya cinsel ilişkide ağrıya ikincil gelişebilir. Birçok çift yardım almadan yıllarca bu durumda yaşayabilir. Ancak çocuk isteği ile bu şikâyete çözüm aramaya başlayabilirler.
Vaginismusun nedeni genellikle cinsel birleşme ile ilgili tiksindirici bir uyarandır. En sık rastlanan tiksindirici uyaranlar travmatik cinsel saldırılar, ağrılı birleşme çabalarıdır. Diğer nedenler arasında jinekolojik hastalıklar ve bilinçdışı korku ve/veya suçluluk olabilir. Vajinismus ilk ilişkide ağrı, ilk pelvik muayenede ağrı, geçmiş cinsel hayatta yaşanan taciz veya travma gibi hoş olmayan tecrübelere bir reaksiyondur. Kapalı ve baskıcı topluluklarda daha sık görülür. Kızlık zarı ile ilgili sorunlar, vajinanın yokluğu, kronik PID gibi durumlar vajinismusa neden olabileceklerinden dikkatli bir muayene yapılmalıdır.
Vajinusmus tedavisinde amaç istemsiz vajinal kasılmayı engellemektir.
Sistematik duyarsızlaştırma, pubokoksigeal kas eğitimi ve vajinal dilatötörlerin kullanımı beraberce önerilir.
Eşin işbirliği tedavinin etkinliğini belirleyen en önemli etken gibi görünmektedir. Hastaya anatomisi hakkında ayrıntılı bilgi verilir ve cinselliği konusunda rahat olması sağlanır.
Vajinal birleşme sırasında gevşeme teknikleri öğretilir. Vajen kaslarını kullanmayı sağlayan Kegel egzersizleri verilir. Dereceli olarak dilatatörler kullanılır (parmak gibi). Dilatatörler sıcak ve kaygan halde kullanılır. Yalnız ve rahatken uygulanmalı gerekirse kendi kendine hipnoz yapılabilir. Başarı oranı %90 üzerindedir.
DİSPARÖNİ (AĞRILI CİNSEL İLİŞKİ )
En sık karşılaşılan seksüel sorundur ve kadın yaşamı sırasında %75 kadında görülür. Hastaların yaklaşık yarısı hekime başvurmaktadır. Cinsel ilişki ile birlikte tekrarlayıcı ya da kalıcı ağrı olmasıdır. Vajinismus olmayan kadında cinsel ilişki öncesi, sırası veya sonrasında genital bölgede ağrı olmasıdır. Cinsel ilişkide ağrı cinsel uyarılmayla da ortaya çıkabilir.
Bu sorunun altında tıbbi nedenler olabileceği gibi psikolojik nedenler de olabilir ya da her iki durum bir arada etkili olabilir.
Ayrıca vajinismusa ikincil ya da vajinal ıslanma olmamasına bağlı da cinsel ilişkide ağrı olabilir.
İlişkide ağrı yaşamak kişide anksiyete ve problemler oluşturarak cinsel ilişkiden kaçınmaya dönüşebilir.
Ağrının yeri , cinsel ilişkinin hangi aşamasında ortaya çıktığı, ne kadar sürdüğü, hangi faktörlerin ağrıyı azalttığı veya artırdığı sorulmalıdır. Çocukluk döneminde yaşanan fiziksel veya cinsel taciz öyküsü araştırılmalıdır. Yanlış cinsel bilgileri olan, suçluluk duygusu taşıyan, cinsel yolla bulaşan hastalık korkusu veya gebe kalma korkusu olanlarda oluşabilmektedir.
Fizik inceleme sırasında sebep olabilecek yapısal faktörler incelenir. Ağrı, kronik vulvit, klitoral iritasyon ve hipersensitivite de görülebilir. Epizyotomi skarı, müllerian anomalilere ve vajinal enfeksiyonlara bağlı olabilir. Diğer nedenler bartholin bez inflamasyonları, radyasyon vajiniti, HPV, üretral sendrom, sistit, vajinal travma, kronik konstipasyon, proktatit gibi durumlardır.
Vajinal enfeksiyon ve yetersiz uyarılmaya bağlı tahriş en sık rastlanan nedenlerdir. Kayganlaştırıcılar faydalı olablir.
Emzirme ve menapozda azalmış östrojen seviyesine bağlı vajinal atrofi bir neden olabilir.
Vulvar vestibulit durumunda vulvar eritem görülür. Bu durum enfeksiyonlar, irritanlar veya bozulmuş pH ya bağlı olabilir.
Orta vajinada ağrı konjenital kısa vajina, interstisyel sistit ve üretritte görülür.
Orgazm sırasında ağrı yaşanması uterin kontraksiyonlara bağlı olabilir.
Derin penetrasyonda ağrı yetersiz uyarılma, kronik PID, endometriozis, retrovert uterus, pelvik kitle, myom veya adenomiyozise ikincil büyük uterus varlığı, irritable barsak sendromu, inflamatuvar barsak hastalıkları ve pelvik relaksasyonda görülebilir.
TANISAL DEĞERLENDİRME:
Hikâye ve tam fizik muayene.
Laboratuvar; tam kan sayımı, biyokimya, hormonlar (E2, free testosteron, DHEAS, FSH, LH, PRL, TSH, SHBG), USG, laparoskopi (endometriozis vs. için).
Tedavide multidisipliner ve multimodal terapiler gündemdedir.
TEDAVİ:
SEKSÜEL TERAPİ.
Hormon replasman tedavisi (HRT): özellikle menopozda cinsel fonksiyon bozukluğunu düzeltir. Östrojen sistemik veya lokal kullanımda atrofi, kuruluk, disparoni gibi şikayetleri azaltır.
Cerrahi menopozda androjeninde eklenmesi ile libido, istek ve uyarılma artar.
Nonhormonal tedaviler: sildenafil, fentolamin, apomorfin, alprostadil, yohimbin, L-arginin. Araştırma safhasındadırlar, etkinlikleri ve gereklilikleri yeterli olarak açıklanmamıştır.
Medikal aletler: Cinsel organları uyarmak için kullanılır.
Tedavide nedene yönelik tıbbi ve gerekirse cerrahi girişimler önemlidir.